İNSANIN DÜŞMANI AKLI / KÖTÜMSER BİR YAZI Ali Rıza Gelirli

İNSANIN DÜŞMANI AKLI / KÖTÜMSER BİR YAZI 

Ali Rıza Gelirli

Şimdi bu da laf mı yani, diyenleriniz de olmuştur. Bunu söyleyenlerin hemen hepsi de kendi akıllarını müthiş beğenenlerdir. Aslına bakarsanız - gerçekçi olalım- herkes kendi aklından memnundur. Aklından şikâyet edeni duymadım şimdiye kadar. Tabiat Ana bizi kendi aklımızı beğenmeye mahkûm etmiş gibidir adeta. Hatta aklı övmeyen, ona methiyeler düzmeyen filozof yoktur. Tanrıya sorarsan, akıl, insana bahşedilmiş bir nimettir. Ve tanrının insanı ne kadar sevdiğinin bir göstergesidir. Akıl hep güzelliklerle anılır; içinde akıl geçen cümleler hep "iyi" çağrışımlarla sonuçlanır. Tabii bütün bu olup bitenlerden ve güzel sözlerden sonra, benim, "insanın düşmanı aklı"dır demiş olmam saçmalık oluyor. Ama hemen celallenmeyin, bir de beni dinleyin. Belki fikrinizi değiştiririm; aklın insanın düşmanı olduğuna ikna ederim sizi kim bilir.


Tamam, varsayalım ki çok akıllısınız, teknolojileriniz müthiş, cep telefonlarınız akıllı ama bunlarının hiçbiri vücudunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak yetenekte değil; vücudumuzun bize ilettiği bilgileri güncelleyemiyor. Vücudumuzun bize ilettiği bilgiler aslında çok karmaşık bilgiler değil. Onlar, açlık bilgisi, tokluk bilgisi ve cinsellik, yani üreme bilgisinden başka bir şey değil. Tıpkı diğer "akılsız" varlıklarda olduğu gibi. Bir insan olarak, bizim "akıllı" hâlimizi yöneten, yönlendiren işte bu "akılsız" halimizden başkası değil. Zira, açlık bilgisinin, tokluk bilgisinin, cinsellik bilgisinin bir aklı yoktur. Aklın, onlara hükmetmesi olası değildir. Çok akıllısınız diye acıkmadan edemezsiniz.


Sonuçta bedenimizin bize ilettiği bilgilerle var ya da yok oluruz. Zaman zaman aklımızla bu bilgileri abartır; bazen önemsemeyiz. Aslında bütün bu bilgiler vücudumuzdaki kimyasal hadiselerin bir sonucudur. Bedenimizin ruhsal ve fiziksel gelişiminin olmazsa olmazlarıdır. Bu türden ihtiyaçları karşılarken fantezi ırmağına kapıldığımızı söylersek yalan söylemiş olmayız. Hatta kanat takıp uçurur bile bizi. Bazen bu fanteziler "sanatsal" ürünlere yol açtığı gibi, uçurumdan yere çakılmamıza da sebep olabilir. Bizi uçuran da, yere çakılmamıza neden olan da akıldır. Akıl eşittir fantezidir. Fantezi iyi midir, onu bilemem (o da başka bir yazının konusu olsun).


Biliyoruz ki insan pek çok organdan oluşuyor; tıpkı bir makine gibi. Bir makine hiç kuşkusuz bir "parça"lar toplamıdır. Ama insana gelince iş değişiyor; zira insan bir organlar toplamı değil; aklı onu bir organlar toplamı olmaktan çıkarıyor; daha fazla bir şey haline getiriyor. İnsanın bu fazla, "üstün" durumu, onun bir üstünlük duygusuna kapılmasına neden oluyor. Bu kimine göre iyi bir şey olabilir. Başka bir açıdan bakıldığında ise aklı insanın düşmanı haline getirebiliyor. Vücudumuzun ürettiği bilgilerin dışında bilgiler üretiyor. Böylece tüm bedene hâkim hâle geliyor. Tıpkı emperyalizm gibi. (Emperyalizm ve faşizmin de akıl ürünü oluğunu söylememe gerek var mı?)


Daha özele inersek, yalancılığın, ahlâksızlığın, görgüsüzlüğün, tembelliğin, hırsızlığın, kaytarmacılığın, şiddetin vs. akılla çok yakından ilgisi vardır. Ve bedenimizin bize ilettiği bilgilerle hiçbir ilgisi yoktur. İnsanın tüm bu kötülükleri yerine getirmek gibi bir mecburiyeti yoktur. Akıl onlara "haklı" gerekçeler sunmadığı sürece.


Akıl insana "haklı" gerekçeler sunmasa, savaşlar olabilir miydi, ortak vatanımız olan gezegenimiz parsel parsel bölünür müydü, çocuklar ne olduğunu anlamadan yapay çıkarlara kurban edilir miydi, ortak evimiz olan gezegen yok olmanın eşiğine gelir miydi?


İster tanrıya, ister doğaya inanın; akıl insana verilmiş en ölümcül silahtır. Ondan kurtuluş yok. Nereye kaçarsak kaçalım bir gün son insanı da bulup yok edecektir. Aklın ne vicdanı vardır, ne da ahlâkı. Akıl iktidarla sembiyotik bir ilişki içindedir. Sürekli birbirlerini yeniden üretirler. Aklın tarihi iktidarlar tarihi olarak da okunabilir.


Sonuç olarak, insan yeryüzünde gezindiği sürece akıl sahibi bir varlık olmaya devam edecek. Ama demem o ki, akıl insanı özgür de kılabilir, sürü haline de getirebilir. Bunlar aklın en temel özelliklerindedir. Ancak bir başka özelliği daha vardır ki, o da en belirleyici özelliğidir. O özellik, aklın iktidar üretme yeteneğidir. Aklın üzerine her türlü olumsuz gölgeyi düşüren de işte bu özelliğidir. O nedenle akıl, mutlak iyi bir şey değildir. Ama mutlak kötü bir şey de değildir. Fakat öldürücüdür; iyi olanı da, kötü olanı da öldürür. Zira, ruhsuzdur!

 ''Kötümser'' bir yazı oldu. Evet ama ''haklı'' gerekçelerim var!


ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

Cenevre’de “Servette Contre la Racisme” Etkinliği

22 Mart 2025’te Cenevre’de düzenlenen “Servette Contre la Racisme” (Irkçılığa Karşı Gün) etkinliğinde, Kolektif Nammou sahne aldı. Mezopotamya halklarının ezgileri ve türkülerinden oluşan müzik dinletisine, Agnés Aubert doğaçlama dansıyla, şair ve yazar Süleyman Kuş ise Fransızca seslendirdiği

Şam Artık Bir Kravatlı Teröriste Emanet

Suriye devleti, ordusuyla ve halkıyla tekfirci cihatçı teröre karşı 13 yıl direndi. Ama ne yazık ki, Suriye kuşatmasında cihatçıları besleyen küresel güçlerin desteği veuluslararası istihbarat oyunlarıyla Suriye halkının direnişi de, direnci de masa başında satıldı

GÖÇ, GÖÇMEN, YURTSUZ

Göçmenler bir araya geldiklerinde, her zaman önce kağıtlarından konuşmaya başlar. Başvurusu hangidurumdadır? Kaç yıllık oturumu vardır, hangi okulda öğrenci gibidir ya da kimle formaliteevlenilebilir mesela. Her göçmen doğrudan bir Kafka hikayesinin içine düşer.

Kıyım ve Direniş Alevilerin Kanlı Göç Yolları

Alevilerin göç hikayesi, yalnızca fiziksel bir yer değiştirme değil, bir direniş öyküsüdür. Dersim’den İstanbul’a, Anadolu’dan Avrupa’ya uzanan bu yolculuk, Alevilerin inançlarını koruma ve yaşatma mücadelesinin bir parçasıdır. Bugün diaspora Alevileri, Avrupa’daki cemevleri ve

DİYARBAKIR ERMENİLERİ Bedros Dağlayan

Yıllar var ki memleketinden uzak gurbet kuşuyum; yaban ellerde tedirgin uçarım…Nasıl bir sevgi ve nasıl bir özlemdir, ben bilirim. Diyarbakır meydana getiren ve bir arada yaşamanın şiirini yazmış olan halklar özgürlük duygularıyla öylesine bir bütün olmuştur ki, kimselere hele ki zalimlere

COMANDANTE CHE GUEVARA Bedros Dağlıyan

Gençtik. Lâkin başımızda kavak yelleri de esmiyordu. Delikanlılığın bütün hızlı, delişmen yanlarını bünyemizde toplamıştık diyebilirim. Buna bir de Diyarbakırlıların o geleneksel kabadayı tavrı da eklenince

PİŞMANLIĞIN FELSEFESİ Ali Rıza Gelirli

Yazının başlığını görenler, benim bir pişmanlığa kılıf aradığımı düşünebilirler. Düşünsünler, hiçbir sakıncası yok. Ancak ben pişmanlığın, ne mutlak iyi bir şey, ne de mutlak kötü bir şey olduğunu düşünüyorum.

TEHLİKELİ DENİZLER Engin Erkiner

Avrupa Birliği’nin illegal göçü önlemek için kurduğu Frontex’in açıklamasına göre2023’te sadece Akdeniz üzerinden Avrupa ülkelerine geçenlerin sayısı 234.467 kişidir. Denizde hayatlarını kaybedenler konusunda açıklama yapılmamış.

EL YAPIMI GÜZELLİKLER Ali Rıza Gelirli

Dumanla haberleşmekten; mektup, telgraf, masaüstü, dizüstü, cep telefonu, avuç içi bilgisayar, internet çağına vardık. Bunlar var oldukları çağa anlam verebilmek için yaşamın gerekleriydi. Yaşam dediğimiz şey, bilinçli ya da bilinçsiz, istesek de istemesek de madem hayattayız ve nefes alıp