PONTOS: ARANAN GEN BULUNAMIYOR, RESMİ TARİHE BAŞVURUN!

M.Ö 293 ile M.Ö 63 yılları arasında Karadeniz’in güney sahil şeridinde Sinop,

Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’nin yarısı içine alan; güneyde Tokat,

Amasya, Sivas’ın kuzeyi, Gümüşhane ve Bayburt’un bulunduğu bölgeye hakim olan

Pontos Krallığı Roma İmparatorluğuna biat etmeyen tek Helen krallığıdır. Önce

Roma’nın sonra Osmanlı’nın egemen olduğu Pontos günümüze değin Helen

kültürünün yaşandığı bir coğrafyadır.

Resmi tarih bu gerçekliği yok sayan birçok eksik ve yanlış bilgiyle bu coğrafyanın

Helen kimliğini inkar eder. Coğrafyanın Helen kimliğinden ayırt edilemez

oluşundan ötürü sıkça tekrarlanan ‘Pontos bir coğrafya ismidir, etnik kimlik

değildir’ cümlesi inkarın başlangıcıdır. Doğrudur Pontos o coğrafyanın ismidir ama

o coğrafyanın taşı toprağı binlerce yıldır Helen kültürüyle harmanlanmıştır.

Resmi tarih savunucularının Osmanlı’nın Ortodoks Hristiyan inancından olanlara

(yani Helenlere) verdiği isim olan Rum sözcüğü üzerindeki ‘tespit’leri inkarın

devamını oluşturur. Onlara göre Rum, aslına Roma vatandaşlarına verilen addır; bu

nedenle Helenlik anlamında kullanılamaz.

Pontos’taki Ortodoks Hristiyan inancına sahip Helenlerin 20.yy başında başlayan

soykırım sürecinde 353 bini öldürülüp, 200 bini Mübadele adı verilen zorunlu göç ile

Pontos’tan koparılmasının ardından, geride 2.Mehmet’in Trabzon’u işgal edişi ile

başlayıp 20.yy’a kadar süren İslamlaşma sürecinde Müslümanlaşmış Rumlar

kalacaktır.

Cumhuriyet ile birlikte herkes Türk olmak, Türkçe konuşmak zorundadır ama

gerçeklikle örtüşmeyen bu politikanın başka bir versiyonu uygulanır. Pontos ismi

yasaklanır, 1941 yılında Ankara’da yapılan Türk Coğrafya Kongresinde alınan

kararla, Pontos ve Lazika coğrafyası Karadeniz bölgesi olarak isimlendirilir ve

burada yaşayan insanlara Laz denilerek inkar sürdürülür. Bu arada Laz kimliği de

Türklükle bağdaştırılmaya çalışılır. Böylelikle her iki ulusun kimliğini oluşturan

tarihi, kültürel değerler yok sayılır.

Pontos’ta yüz yıl önce yaşananlar insanlık tarihinin utanç sayfalarından biri

olmasına rağmen, Pontoslu Helenlere (Rumlara) karşı soykırım suçu işleyenler

cezalandırılmadılar, ödüllendirildiler. Ve yüz yıl boyunca iktidar olmalarının yanı

sıra insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyorlar.

Pontos neresi, Pontoslular kimdir? Sorusuna Pontos diye bir yer yok, orası

Karadeniz bölgesi ve Türk yurdudur diyen resmi tarih savunucuları demagoji ve

yalanlarını şimdilerde sıkça yazılı ve görsel basında boy boy yayınlıyorlar.

Kendilerince iktidar olmanın avantajıyla gerçekleri dile getirenleri hakaret ve

tehditlerle yıldırmaya çalışıp bu yüz yıllık yalanın sürgit devamı için uğraşıyorlar.


Pontos’un neresi olduğunu tekrarlamaya gerek yok ancak buranın Türk yurdu

olduğu iddiası 1071’de Anadolu adı ile andıkları coğrafyaya geldiklerini yazdıkları

kendi tarihleriyle çelişkili bir durum.

Son yıllarda on binlerle ifade edilen belki de daha çok sayıda Pontoslu dünyanın

ünlü DNA Testi yapan merkezlerine DNA örnekleri yolluyorlar.

Neden?

Abdestinden şüphesi olmayanların gerek duyacağı bir durum olmasa gerek.

Sonuçlar daha da çarpıcı: Büyük çoğunlukta Orta Asya geni bulunamıyor.

Yazar Postları

DİPTEN GELEN DALGA SAHİPSİZ KALMASIN Menderes İnanç

Türkiye yeni bir yol ayrımında. Uzun zamandır beceriksiz siyaset kurumunun algı operasyonları ile baskı altına alarak yönetilen ve iktidarın algı operasyonlarının etkisinde olan toplum kesimleri, güvenlikçi politikalar ve yoksulluğun tavan yapması ile birlikte bir çok olumsuzluğu fark etmiş

AKREP GİBİSİNİN KARDEŞİM ALİ RIZA GELİRLİ YAZDI

Savaşın ticari dayanaklarını sorguluyorsun; ahlaki dayanaklarından habersizsin kardeşim. Sana kardeşim diyorum, zira, aynı canlı varlığın üyesiyiz; başka bir sıfat bulamıyorum. Düşünmüyorsun savaşın yolları neden bu kadar kalabalık, barışın yollanır niçin bu kadar tenha diye.

YENİ GÖÇMENLER YENİ İŞLER Engin Erkiner

Yapay zekanın emekçilerin çalışma alanlarını yok edeceğini savunanlar kapitalizmin yeni iş üretme özelliğini unutuyorlar. Bazı işlerin alanı daralırken, eskiden düşünülmeyen yeni iş alanları ortaya çıkabilir. Bunların büyük bölümü düşük ücretli işçiler içindir ve özellikle göçmenler tarafından

ÇİFT SÜRGÜNLÜK ÇEŞİTLERİ Engin Erkiner

Çift sürgünlük, aynı ülkeye ya da farklı ülkelere olmak üzere iki çeşittir.Isabelle Allende Ein weiter Feld adlı romanında İspanya iç savaşındacumhuriyetçilerin saflarında yer alan, yenilgi üzerine Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya gelen bir kadın ve erkeği anlatır.

YENİ İLTİCA YASASI Engin Erkiner

Avrupa Parlamentosu iltica başvurularıyla ilgili yeni kısıtlamalar içeren bir yasayı kabul etti. Bu yasa Avrupa Komisyonu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. AB çapındaki bu yasaya üye her ülkenin de ulusal yasaları içinde yer vermesi gerekiyor.

ZENGİN MUTFAĞI’NDAN EYLÜL FIRTINASI’NA Süleyman KUŞ

Zengin Mutfağı adı film, “15/16 Haziran İşçi Kalkışmasını"(1) izleyen dönemde ırkçı-faşist örgütlenmelerin sermayeciler tarafından nasıl beslenip organize edildiğini, kimi resmi organlarca kollandığını, bir villanın mutfağı ve onun emektar aşçısı çevresinde ustalıkla anlatır.

PARA YERİNE KART Engin Erkiner

Almanya’da ilticacılara yönelik yeni bir uygulama başladı; nakit para verilmiyor, kendilerine verilen karttaki krediyi kullanarak alışveriş yapıyorlar. Nakit paranın karşılığı kartta bulunduğuna yani devletin ödemesinde azalma olmadığına göre, bu uygulamanın amacı nedir?

BUHRAN GÜNLERİNDE SAVAŞ SENARYOLARI Menderes İnanç

Türkiye ekonomik olarak derin bir buhran yaşamaktadır. Çoklu krizlerin içerisinde yaşayan bir ülkenin siyasi partilerinin şuursuzca tavır ve davranışları, siyaset değil siyasetsizliktir! Toplumun % 50’si muhalif olduğu halde, siyaset kurumunun çıkar ilişkilerine dayanarak epey palazlandığı