Politik mülteciler için bazan “neden sosyalist ülkelere değil de Batı Avrupa ülkelerine gidiyorlar” sorusu sorulur. Soru üç nedenle yanlıştır ve Türkiye’den gitmek zorunda kalanların politik mülteciliğini anlamamak demektir.
Çift sürgünlük, aynı ülkeye ya da farklı ülkelere olmak üzere iki çeşittir.Isabelle Allende Ein weiter Feld adlı romanında İspanya iç savaşındacumhuriyetçilerin saflarında yer alan, yenilgi üzerine Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya gelen bir kadın ve erkeği anlatır.
Avrupa Parlamentosu iltica başvurularıyla ilgili yeni kısıtlamalar içeren bir yasayı kabul etti. Bu yasa Avrupa Komisyonu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. AB çapındaki bu yasaya üye her ülkenin de ulusal yasaları içinde yer vermesi gerekiyor.
Zengin Mutfağı adı film, “15/16 Haziran İşçi Kalkışmasını"(1) izleyen dönemde ırkçı-faşist örgütlenmelerin sermayeciler tarafından nasıl beslenip organize edildiğini, kimi resmi organlarca kollandığını, bir villanın mutfağı ve onun emektar aşçısı çevresinde ustalıkla anlatır.
Ortadoğu da ki gelişmeler ve Ukrayna üzerinde gelişen durum; Doğu ve Batı Avrupa’nın birbirilerine kılıç bilemeleri yeni bir dünya savaşı mı?
Almanya’da ilticacılara yönelik yeni bir uygulama başladı; nakit para verilmiyor, kendilerine verilen karttaki krediyi kullanarak alışveriş yapıyorlar. Nakit paranın karşılığı kartta bulunduğuna yani devletin ödemesinde azalma olmadığına göre, bu uygulamanın amacı nedir?
Türkiye toplumu bu iki önemli düşünceden hayli uzaklaşmış durumda. Medyayı ele geçiren iktidar felaket tellallığını yayarak algı operasyonları ile toplumu yönetiyor.
Türkiye ekonomik olarak derin bir buhran yaşamaktadır. Çoklu krizlerin içerisinde yaşayan bir ülkenin siyasi partilerinin şuursuzca tavır ve davranışları, siyaset değil siyasetsizliktir! Toplumun % 50’si muhalif olduğu halde, siyaset kurumunun çıkar ilişkilerine dayanarak epey palazlandığı
Eski göçmenlerin yaşadıkları ülkede yenileri istememesi dönemlere ve ülkelere göre değişir. 1960 ve 1970’li yıllarda Avrupa ülkelerine göçün tarihi eskimemişken göçmenler tanıdıklarını da yaşadıkları ülkeye getirmeye çalışırlardı.
Siyaset bilimi yüz yıllardır, özünde toplumsal sorunlar için çözümün anahtarı olagelmiştir. Maalesef yüz yıllık Cumhuriyet kendi mantığı ile yarattığı çelişkileri çözemeden çürümeye başladı.
Katlı mültecilik ile kastedilen insanların birden fazla mülteci olması ya da 1, 2, 3, 4 gibi mülteciliğin katlarıdır. Mültecilik değişti. Normal olarak insanlar bir kere mülteci olur.
19. yy başında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, yüz yılını geride bırakırken bir türlü değişim evresini tamamlayamadı. Ne tam Ortadoğulu ne de ilerici bir batılı devlet olmayı başardı.
Almanya’da “kayıp kuşak” olarak da adlandırılan ikinci kuşak çoğunluk toplumunun değişmesinde önemli rol oynadı. Birinci kuşak Alman toplumunun kenarında yaşıyordu denilebilir. Türk mahalleleri ve buralarda berberler, bakkallar, seyahat acenteleri, kısacası yaşamak için gerekli herşey ,
Aşırı kar hırsı, bencil yaşam, insanlığı yeni bir felakete sürüklüyor. Geçen yüz yılın başında birinci dünya savaşını yaşayan insanlık âlemi, 1939 ve 1945 yılları arasında ikinci dünya savaşını da yaşamış oldu.
Almanya’da uzun adındaki kelimelerin baş harflerinin birleştirilmesiyle DAVA adlı bir parti kuruldu ve basında “Erdoğan partisi” olarak adlandırıldı. Parti, bu iddiayı doğal olarak kabul etmedi. Bu girişimin tarihi vardır, yaklaşık 25-30 yıldan beri Ankara partileri kurulur ve kapanır;