KATLI MÜLTECİLİK Engin Erkiner
KATLI MÜLTECİLİK Engin Erkiner
Katlı mültecilik ile kastedilen insanların birden fazla mülteci olması ya da 1, 2, 3, 4 gibi mülteciliğin katlarıdır. Mültecilik değişti. Normal olarak insanlar bir kere mülteci olur. Bir ülkeyi terk etmek zorunda kalır ve başka bir ülkede kısa veya uzun bir süre mülteci olarak yaşar. Artık aynı insanların ya da insan grubunun birden fazla mültecilik yaşaması artan bir örnek olarak ortaya çıkmaktadır.
Edebiyatçılar insan hayatındaki yeniyi daha çabuk görür. Isabel Allende son romanı “Dieser Weite Weg” de İspanya iç savaşında cumhuriyetçilerle birlikte savaştıktan sonra Franco’nun kazanması üzerine Şili’ye kaçmak zorunda kalan, yıllarca burada yaşayan ve Pinochet darbesinin ardından bu kez Venezüella’ya kaçmak zorunda kalan bir çifti anlatır. Bu insanlar iki kere mülteci olmuşlardır.
Sürekli yaşadığımız örnekler ikiyi aşmaya başladı. Bildiğimiz örnekten hareket ederek Afganistan’dan başlayalım.
Çok sayıda Afganistanlı yıllardan beri sürmekte olan savaştan kaçarak İran’a sığınırlar. İran bunlar arasından seçtiklerine kısa süreli askeri eğitim verip, “ya savaşırsınız ya da geri dönersiniz” tehdidiyle Suriye’deki İran ordusunda asker olarak savaşa sürer. Bu insanlar yıllardır savaşan tecrübeli cihatçılar karşısında ağır kayıp verirler.
Kalanların bir bölümü İran’da bir süre yaşadıktan sonra Türkiye’ye geçer (ikinci mültecilik).
Burada da bir süre yaşarlar ve ardından otobüslere doldurularak Yunanistan’a geçmeleri için Trakya’daki sınır kapılarına götürülürler. Bazıları da deniz yoluyla Yunanistan adalarından birisine ulaşarak şansını denemek ister (üçüncü mültecilik).
Burada kalmak zorundadırlar, ilerisi yoktur. Şu veya bu şekilde yolunu bulan az sayıda kişi Yunanistan üzerinden Almanya, Fransa, İsveç gibi ülkelere ulaşır (dördüncü mültecilik). Başarılı olamayıp geriye gönderildiklerinde genellikle Afganistan’a dönmezler, mülteciliğin önceki katlarından birisine şanslarını yeniden denemek üzere dönerler.
12 Eylül sonrasında Avrupa ülkelerine gelmek zorunda kalan Türkiyeli devrimciler arasında da iki kere mültecilik yaşamış olanların sayısı az değildir. Önce Almanya’ya (o yıllarda iki Almanya bulunduğu için Batı’ya) gelirler, burada iltica başvuruları kabul edilmeyince Fransa’ya gidip, oradan iltica pasaportu alıp yeniden Almanya’ya gelirler. Bu ülkede çalışabilmeleri için oturma izni almaları gerekmektedir. Türk kadınlarıyla evlenirler ve Fransız iltica pasaportunu Almanya iltica pasaportuna çevirtirler.
Katlı mülteciliği engellemek için Avrupa Birliği çapında anlaşma yapıldı. Buna göre bir ülkede iltica başvurusu yapan kişi kaydedilmekte ve başka ülkede yeniden başvuru yapamamaktadır. Kısıtlayıcı önlemlere rağmen bir yolunu bulanlar da vardır. Kaçak yaşamak ve çalışmak en bilinen uygulamadır.
Önceki yıllarda fazlasıyla yapılan mülteci erkekle yerleşik bir Türk kadının evlenmesi artık önemini kaybetmiştir. Üçüncü kuşak eşini genellikle yıllardır aynı ülkede yaşayanlar arasından seçiyor.
Mültecilik sürekli yeni biçimler alarak sürüyor. Farklı kimlikler kullanarak farklı ülkelerde iltica etmek, durum ortaya çıkınca başka ülkeye gitmek ve sürekli dolaşmak yöntemlerden bir tanesidir.
İnsanlar mecbur kaldıklarında ve hele de Avrupa ülkelerinde yaşayan tanıdıkları da bulunduğunda mutlaka uygun bir yöntem bulurlar.