ORTADOĞU GÜNCEL ÇAĞ KARANLIĞINI YAŞIYOR Menderes İnanç
ORTADOĞU GÜNCEL ÇAĞ KARANLIĞINI YAŞIYOR
Aşırı kar hırsı, bencil yaşam, insanlığı yeni bir felakete sürüklüyor. Geçen yüz yılın başında birinci dünya savaşını yaşayan insanlık âlemi, 1939 ve 1945 yılları arasında ikinci dünya savaşını da yaşamış oldu.
Ancak öyle görünüyor ki, yetmiş yıl aradan sonra yeni bir maceranın hazırlıkları yapılmaktadır.
NATO ve VARŞOVA Paktı 1990 kadar dünyayı iki kutuplu bir denge üzerinde götürebildiler. SSCB’nin dağılması ile yeni bir çatışmalı süreç başladı. Batılı Devletlerin öldürücü yeni silahlar üretmesi, Ortadoğu’nun din açmazı, birbirini tetikleyen yeni bir felaketin habercisi gibi!
Ortadoğu’nun günah sayarak aile planlamasını suç sayması, çocuk üretkenliği ve sayı olarak milyonlarca genç nüfusun oluşması, silah üreten devletler için bir deney tahtasına dönüşmüş durumda.
Rusya Ukrayna savaşı ile birlikte tahılın ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu dünya insanlığı, basın yayın ve iletişim araçları tarafında daha net duymaya başladı.
Asya kıtasında ve Ortadoğu’da üretkenliğin olamaması büyük göç dalgalarına sebep olmaktadır. Asya ve Ortadoğu’da Avrupa’ya akın eden göçün önüne duvarlar örülmesi hem bir insanlık ayıbıdır hem de beyhudedir. Dünyaya yön veren G-8’ler ve beli başlı zengin aileler yeni tedbirler ararken; Almanya Savunma bakanının "yeni bir dünya savaşına hazırlık yapıyoruz” demesi yabana atılmamalı!
Uzun zamandır Türkiye başta olmak üzere genç nüfus, Kürt meselesi, Arap Baharı, Irak Suriye Yemen Libya savaşları ile eritilmektedir. Avrupa’nın önceden yaşadığı Orta çağ karanlığını günümüzde Ortadoğu yaşamaktadır.
Arap devletlerinde krallar ve üst yönetimler modern, lüks bir yaşam ve şatafat içerisinde yaşarlarken halk kitlelerinin açlık ve sefalet içerisinde yaşamaları gözle görülür olmasına rağmen karşı tepkinin olamaması oldukça vahim bir durumdur.
Bu kadar derin bir sınıf çelişkisi olmasına rağmen kitlelerin suskunluğu ne kadar sürer? Oysa iletişim araçlarının bu kadar etkin olduğu bir dönemde çok daha farklı olması gerekiyordu. Dünya bir barut fiçısına dönüşmüş durumda. 1950 den sonra Avrupa devletleri nüfus azaltmaya giderlerken Ortadoğu da bunun tersi yaşandı. Velev ki, Avrupalılar genç bir kesimi kendilerine köle hizmetçi çalışan alsınlar! Şu bilinmeli ki Elli yıl sonra Avrupa'da büyük bir demografik değişim olacaktır.
Ortadoğu ya dönüşmemenin hiçbir garantisi yok, çünkü Avrupa'ya göçenler; örf adet din ve mezheplerini yanına alarak göçüyorlar. Yani Avrupalılaşmıyorlar! Yani kendi iç dünyalarında o çağ karanlığını aşamıyorlar. Dilimize pelesenk olan o eski işçi sınıfı mücadelesi yok.
İşçi sınıfının sınıf mücadelesi geçen yüz yılın başında dünya insanlığının değişim dönüşümü için büyük bir rol oynadı. Günümüzde birkaç statüye ayrılmış iktidarların iş birlikçisi haline gelmiş, etkileri kırılmış, sahiplerine benzeyen köpek misali, sarı sendika aristokrasisinin denetimine girmiş işçi sınıfının durumu zor. Bu kadar perişan iken, kendilerine faydaları yok iken, egemen ve ezilenlerin lokomotifi kim olacak? Neresinde tutuyorsun elinde kalıyor. Ezilenlerin sırtında milletvekili konforuna ulaşanlara, işçi sınıfının sırtında başkanlık konforuna ulaşanlara dur denilmediği sürece bu böyle devam eder. Olası bir dünya savaşında ayaklar altında ezilenler örgütsüz olan halk kesimleri olacaktır. Aslında çağın gidişatına göre sağlıklı örgütlenmelerin, büyük kazanımların tam da zamanı iken bu ne görülüyor ne de değerlendiriyor. Tabi ki bu, çağa göre örgütlenmek ve çağın yeni çelişkilerini topluma doğru anlatmak ile mümkündür.
21 02 2024
Menderes İNANÇ