KÜRESEL ULUS Engin Erkiner
KÜRESEL ULUS Engin Erkiner
Ulaşımın kolaylaşması ve ucuzlaması, sadece sermayenin değil insanların da ülkeler arasında dolaşmaya başlaması sonucu “küresel ulus” olarak adlandırılan bir kavram oluştu.Burada anlatılmak istenilen şudur: ulusun belirli bir ülkesi bulunmakla birlikte göçlerle dünyaya dağılmıştır.
İlk küresel ulus olarak İrlandalılar bilinir. İrlanda’dan özellikle ABD’ye ve başka ülkelere 20. yüzyılın başında göçler yaşanmıştır. İrlandalılar diasporanın aradan yıllar geçtikten sonra bile ülkelerindeki mücadele için ne kadar önemli olduğunu gösteren ilk örnek sayılabilir.
ABD’deki İrlanda kökenliler –tamamı çoktan ABD vatandaşı olmuştu- İrlanda Kurtuluş Ordusu’nu (IRA) desteklemek için yüksek miktarda para gönderdiler. Zamanın İngiltere Başbakanı Thatcher, zamanın ABD Başkanı Reagan’dan buna engel olmasını istedi ama mümkün değildi.
1990’lı yılların başlarında ya da küreselleşmenin üçüncü aşamasının belirgin olarak ortaya çıktığı yıllarda küresel ulus belirlemesi Türkler için de kullanıldı. Ülkeden dışarıya büyük bir göç vardı. 12 Eylül 1980 sonrasında bu büyük göç öncelikle politik olmakla birlikte, kitle içinde politik olmayanların sayısı da az değildi. Avrupa ülkelerine vizesiz olarakgiriş yapmak mümkün değildi, tek yol iltica etmekti. Gelenleri başkaları izledi, göç sürdü ve halen de sürmektedir.
1990 sonrasında SSCB’nin dağılmasının ardından Türkiye’nin uluslar arası konumu değişti. Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar’da güçlü bir bölgesel ülke konumuna geldi. Listeye az görünen Afrika’yı da eklemek gerekir. Bu yaygınlığın ekonomik boyutu da vardır.
Rusya Federasyonu’ndan Orta Asya ve Kafkasya ülkelerine, oradan Balkan ülkelerine kadar her ülkede yatırım yapan firmalar, Türkiye ile ithalat-ihracat işlerini yürüten kuruluşlar vardır.
Afrika ülkelerinde özellikle inşaat yatırımları yapılan Tanzanya ve diğer ülkelerde Türk mühendis ve işçileri bulunuyor. İç savaş öncesine kadar Libya’da da çok sayıda bulunuyorlardı.
Sonra Latin Amerika ülkeleri geliyor.
Bu yaygınlıkta televizyonlardaki Türk dizilerinin de küçük payı bulunuyor. Türkiye, değişik ülke televizyonlarına dizi üretip ihraç etmekte Hollywood’dan sonra gelmektedir. Latin Amerika ve Balkan ülkelerinde bu dizilerin çok izlendiğini değişik kaynaklardan okumak mümkündür.
Tarihinde ilk kez Türkiye kalifiye eleman ihraç etmeye başladı. Çok sayıda doktor, hemşire ve diğer sağlık personeli özellikle Almanya’ya geliyor. Türkiye’de ekonomik ve politik sorunları bulunmuyor ama orada yaşamak istemiyorlar. Almanya bu insanlara hemen oturma izni veriyor, ilticaya başvurmalarına gerek kalmıyor. Türkiye’de üniversite mezunlarının en fazla bildiği dil İngilizce olduğuna göre, ABD ve İngiltere’ye gidenler de mutlaka vardır. Bu insanlar politik olarak büyük oranda Atatürkçüdürler. Özellikle Almanya’da CHP’nin örgütlenmesinin hızlı gelişmesinde bu göçün payı vardır. Sayıca artıştan ve yayılmışlıktan hareketle değişik ülkelerde güçlü Türk lobilerinin ortaya çıkması gerekirdi ama gerçek böyle değildir.
Türkiye, Almanya’da bile güçlü lobi kuramadı. Bunun önde gelen nedeni farklı politik gruplar arasındaki anlaşmazlıktır. Bu anlaşmazlık özellikle Atatürkçülerle İslamcılar arasında görülmektedir. Bu yaygınlık ve sayı olarak sürekli artış kendi örgütlenmesini çıkaracaktır. Nasıl, bilmiyoruz.
Almanya’da basının isimlendirmesiyle yeni bir “Erdoğan partisi” kuruluyor. Bu yönde girişimler eskiden de vardı, başarısız oldular. Kitle varsa bu tür girişimler sürecektir.
Başka ülkelerin göç deneylerinde de görüldüğü gibi, ülke dışında yaşayanlar ülke içindekilerden daha milliyetçidirler.