Bayram Kaya Yazdı GÖÇ TARİHİ 1.BÖLÜM

İnsanlık Tarihi Göç Tarihidir. Tarihin erken devirlerinden günümüze gelinceye kadar, dünya coğrafyası çok sayıda göç hareketine sahne olmuştur. Göçlerin pek çok sebebi vardır. Açlık, kıtlık, sel felâketi, deprem, toprak yetersizliği, otlak yerlerinin yetmemesi, issizlik, iç çekismeler, ic savaslar, işgaller, despot yönetimler ve dış baskılar aklımıza gelen ilk sebepler arasında yer alır. Bunlar ve bunlara benzer sebeplerle meydana gelen göçler, birçok tarihsel yıkımlara yol açmakla birlikte, yepyeni uygarlıkların ve hayatların doğmasına da zemin hazırlamışlardır...

Göç olgusu beraberinde sayısız göç kavramını konuşulan diller içinden türetmiş, konuşma diline aktarmıştır. "Mülteci," "Ilticacı", "sığınmacı", "sürgün", ve “göçmen” sözcükleri; "göç veren" ülkelerden ayrılan ve ''hedef ülkeye'' ulaşmak için TRANSİT ülkelerin sınırlarını geçen, hareket halindeki insanları tanımlamak için kullanılmıştır. Göç ve hareket bu anlamda özdeş anlamlar içerirler. Eski dilde de göç kavramı yürümekle özdeş tutulur. “Göçmen” ve “mülteci” çoğunlukla birbirinin yerine kullanılsa da hukuki açıdan önemli farklar barındıran bu terimleri ayırt etmek önemli. Şöyle bir örnek konuyu açabilir: Göçmen veya Sığınmacı, hedef ülkeye geçtiğinde iltica eder. Oturum izni aldığında mülteci olur. Ama bu durumda, "şartlı mülteci" olabildiği gibi, "geçici koruma" ve "uluslararsı koruma" da alabilir. Bunların hepsi stadü olarak birbirinden farklıdır.

Bu bağlamda göçleri bir çok kategoriye ayırabiliriz:
1-Gerçekleşme Nedenine göre göçler
Zorunlu Göç - Gönüllü Göç

2-Hacmine göre göçler
Bireysel ve Kitlesel Göçler

3-Hedef ülkeye göre göçler
İç Göç, Dış Göç, Sınır ötesi Göç

4-Yasal durumuna göre göçler
Düzenli ve Düzensiz Göç
Kontrollü ve Kontrolsüz Göç

5-Gerçekleşme süresine göre göçler
Ani ve planlı Göç

6-Hedef ülkede kalış süresine göre göçler
Misafir Göç - Mevsimlik Göç
Süreli, Süresiz ve Kalıcı Göç

Ve Göçün Uluslarasısılaşması: Göç olgusu artık dünyaya içkin. Göçlerin sorumluları ise emperyalist ülke ve despot yönetimler.

Göçleri tahlil ederken doğru yöntem özelden geneledir. Bir tek göçmenden genel göçmen anlayışına ulaşabiliriz. Kitlesel göç ve günümüz göçmen akınlarını ancak bu şekilde çözümleyebiliriz. Göçün ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve can-mal güvenliği gibi sorunlara içselleştiğini görürüz. Savaşlar, etnik çatışmalar, şiddet, siyasi istikrarsızlık, doğal, teknolojik ve insan kaynaklı afetler ile daha iyi yaşam, sağlık, eğitim ve çalışma koşulları gibi arzular, istekler göçlerin temel nedenleridir.

Daha bir çok göç çeşidi ve nedenlerini yazabiliriz ama göçün niteliklerini kavrama açısından bu örnekler yeterli. Bu göçlerin ne anlama geldiği kavramların ifadesinden anlaşıldığı için de üzerinde durmuyoruz.Ekonomik ve politik göçler olarak da ayrıca bir niteleme yapabiliriz. 1960 yıllarda Türkiye'den Almanya'ya olan göçler ekonomik kitlesel göçlerdir. Bu yıllardaki göçmenler süreli ve misafir işçi olarak gelmişlerdi ama kalıcı hale geldiler. 12 Mart ve 12 Eylül cuntaları sonrası hatta günümüz Türkiye'sinde Erdoğan'ın tek adam rejiminin zulmünden kaçarak, başta Avrupa olmak üzere dünyanın değişik ülkelerine yoğunlaşan ''göç akınlarını'' ise mülteci, ilticacı ve sığınmacı kavramlarıyla açıklıyoruz. 6-7 Eylül 1955 olayları ise Rum halkın Türkiye'den zorla sürgününe yol açmış, zorunlu kitlesel göçdür. Yunanistan ile Türkiye arasında 1923'de imzalanan Mübadele Anlaşması ise daha vahim bir sürgündü. Bu anlaşma ile bir buçuk milyon Rum ve Türk Hıristiyan Yunanistan'a sürgün edilirken, Yunanistan 500 bin müslümanı Türkiye'ye sürüyor. Yine arada kitlesel sürgünlere tanık oluyoruz. Bu olaylar sonrası milyonlarca insan yerinden yurdundan ediliyorlar. Yersiz ve yurtsuz kalıyorlar. Bu durum Anadolunun en büyük acılarındandır.

Bu kısa bilginin ardından bazı tanımları açmaya çalışalım. Burada özgün bir yoruma gitmiyoruz. Genellikle Göçmen Yasaları çerçevesinde kavramların yüklendikleri anlamlara bağlı kalıyoruz. Ancak bu kavramlar sınıfsaldır. Üzerinde düşünmek ayrıca yoruma tabi tutmak gereklidir. Örneğin, Avrupa ülkeleri Göç Politikalarını yakın zamanda değiştirdiler. Almanya nesep eğilimli, Fransa ise kültürü öne çıkaran bir göç politikası benimsedi. Öncesinde ise Çok Kültürlülük üzerine oturtulan bir AB Göç Politikası vardı. Bunlar şimdilerde göçmenleri asimile etmeyi öne çıkardılar. Asimilasyona karşı örgütlü bir direniş gerekiyor.

Göçmen Kimdir?
Göçmen sözcüğünün uluslararası kabul görmüş bir hukuki tanımı yok. Kendi ülkeleri dışında yaşayan ancak sığınmacı ve mülteci olmayan kişiler olarak tanımlanıyorlar. İnsanlar başka bir ülkede yaşamak, çalışmak, öğrenim görmek veya yurt dışında yaşayan aile üyeleriyle birlikte yaşamak için aile birleşimi yaparak ülkelerinden ayrılıyorlar. Bazıları da yoksulluk, siyasi kargaşa, tabii felaketler gibi zorlu koşullar nedeniyle ülkelerinden kaçarak Göçmen oluyorlar.

Mülteci kimdir?
Mülteci, kendi ülkesinde ağır insan hakları ihlallerine ve zulme uğrama tehlikesi altında olduğu için ülkesinden ayrılan kişidir. Mülteci ve sığınmacı olmanın dinamikleri farklıdır. Bunlar kendi ülkelerinden genelleşmiş şiddetin eziyetini gördüğü, insan hakları ihlallerine uğradığı için yaşamlarını orada sürdüremezler ve ayrılırlar. Zorunlu göçmenlerin çoğu ilk sığınma yeri olarak genellikle yoksul ve sıklıkla ekonomik olarak istikrarsız olan komşu ülkelerde kalırlar. İleride daha iyi ekonomik ve sosyal fırsatlar sunan ülkelere göç etmek isterler, ama bu, sadece küçük bir azınlık için mümkündür. Türkiye'de göçmen olan, Suriyeli, Afganlı, Iraklı, vb. Göçmenler bu durumdadırlar. İltica eden sığınmacı oturma izni aldığında mülteci olur.

Sığınmacı kimdir?
Sığınmacı, ülkesinden ayrılmış olan ve zulüm ve ağır insan hakları ihlallerinden korunmak için başka bir ülkeye sığınan, ancak hukuki anlamda henüz mülteci olarak kabul edilmeyen ve sığınma başvurusunun sonucunu bekleyen kişidir. Sığınma talep etmek bir insan hakkıdır.

Sonuç olarak bu yazı Göç Tarihine giriş için bir kapı açtı. Güncel göç hareketleri ve politikaları genellikle tarihsel öncüllerinden derin bir şekilde etkilenir. Günümüz göçmen akınlarını anlamak içinde göç tarihini iyi bilmemiz zorunludur. Göçleri tetikleyen pratik olgular ekonomik krizler, ülkelerdeki diktatörsel despot yönetimler, savaşlar, iç savaşlar, iklim değişiklikleri ve ekolojik sorunlar gibi köklü ve derin sorunlardır. Savaşlar, fetihler, ulusların biçimlenmesi ve devletlerin ve imparatorlukların oluşumu, zorunlu veya gönüllü olsun, göçü beraberinde getirmiştir. Fethedilen bölgelerde insanların köleleştirilmesi ve sürgün edilmesi erken dönem emek göçünün genel biçimidir.

Orta çağın sona ermesinden bu yana, Avrupalı devletlerin gelişmesi ve dünyanın geri kalanım sömürgeleştirmesi çok farklı şekildeki uluslararası göçlere hız vermiştir. Göçü tetikleyen önemli etmenlerden birisi emperyalist sömürgeciliktir.

Tarihte çok yıkıcı göçlerde var. Örneğin Anadolu'nun iki büyük devleti ve uygarlığı, Hititler ile Luviler büyük göçmen akınları sonucu yok oldular. Bu göçler zamanın diğer iki büyük gücünü Mısır ve Asur'u da isimden ibaret bıraktı, çökertti. Yakın tarih Avrupası, özellikle 18 yy da yıkıcı göçleri yaşadı, sert önlemler aldı. Günümüzde göçlerin kontrollü ve düzenli olmasını istemelerinin nedenleri bu tarihdir. Oysa şairin dediği gibi: milletim nev-i beşerdir vatanım ruy-i zemin. "İnsanlık milletindenim, dünya ülkesindenim". İnsanlık birikimlerinin sonucunda er veya geç bu bilince ulaşacaktır. Belki bin sene, belki daha geç ama mutlaka bugün gelecek.

ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

Bayram Kaya Yazdı GÖÇ TARİHİ 1.BÖLÜM

İnsanlık Tarihi Göç Tarihidir. Tarihin erken devirlerinden günümüze gelinceye kadar, dünya coğrafyası çok sayıda göç hareketine sahne olmuştur. Göçlerin pek çok sebebi vardır. Açlık, kıtlık, sel felâketi, deprem, toprak yetersizliği, otlak yerlerinin yetmemesi, issizlik, ic savaslar,