Bayram Kaya Yazdı Göç Tarihi, Tarih Araştırmalarının Kör Noktasını Oluşturur.

Göç Tarihi, Tarih Araştırmalarının Kör Noktasını Oluşturur.

Yazımıza İnsanlık Tarihi Göç tarihidir diyerek başlamıştık. Tarihde iklim değişikliği, kıtlıklar ve afetler sonucu hatta yağma ve talana dönüşen büyük yıkıcı göçmen akınlarına örnekler vermiştik. Günümüz göç hareketleri ise en temelde emek göçü olarak tarihe geçmiş ama siyasal bir karaktere bürünmüştür.

Ortaçağın sona ermesinden bu yana, Avrupalı devletlerin gelişmesi ve dünyanın geri kalanını sömürgeleştirmesi çok farklı şekildeki uluslararası göçlere hız vermiştir. Batı Avrupa’da, göç modernleşme ve sanayileşme süreçlerinde önemli bir rol oynayarak, 1650’li yıllardan bu yana toplumsal yaşamın ve politik ekonominin daimi temel direği olmuştur. Ulusun inşasında göçmenlerin rolünün inkarı ulusal homojenlik mitinin yaratılması için elzemdir. Amerika Birleşik Devletleri gibi klasik göç ülkeleri için bu mit kesinlikle imkansızdır. Amerika bir göçmenler toplumudur.

1492 yılında Amerika'da yerli katliamı başlatan sömürgecilik kanın tadına varmıştı ve yüzyıllarca insan kanı içmişti. Sadece Amerikan yerlileri katledilip topraklarına ve mülklerine çökülmedi. Öldürme yerine köle yapma geleneği geliştirildi. Uluslarası köle sistemi kuruldu.

Köleci sistemde üç köşeli ticaretten sözedilir: Silah ve ev araç gereçleri gibi mamullerle yüklü gemiler Bristol, Liverpool, Bordeaux, Le Havre gibi liman kentlerinden Batı Afrika kıyılarına doğru hareket etti. Orada Afrikalılar çeşitli ticari ürünler karşılığında tüccarlardan ve yerel şeflerden satın alındı veya zorla kaçırıldı. Bundan sonra, kölelerin nakit para karşılığında satılacağı Karayip adaları, Kuzey ve Güney Amerika kıyılarına doğru gemiler yol aldı. Buralarda, Avrupa’ya satış amacıyla getirilmek üzere plantasyonların ürünleri satın alınırdı. 1,5 milyon köle Afrikadan Amerikaya köle ticareti adı altında böyle taşındı. Köle ticareti insanlığın gördüğü en büyük zulümdü. Kölelik, insanın öylesine kötü ve alçaltıcı bir durumu ki, insan karakterine ve cesaretine taban tabana zıttır. 1770 yılı itibariyle, Kuzey ve Güney Amerika’da Avrupa ticaretinin toplam değerinin üçte birini üreten yaklaşık olarak 2,5 milyon köle vardı. Amerika-Avrupa merkezlerinde bugün bile köle tacirlerinin ünüformalı ve kılıçlı kahramani anıtlarını görmek mümkündür.

l9. yüzyılın egemen sömürgeci devletleri olan İngiltere’nin ve Fransa’nın ekonomik ve siyasal anlamda güç kazanmasında köle emeği ile şeker, tütün, kahve, pamuk ve altın üretimi önemli bir rol oynadı. Bu durum, İspanya, Portekiz ve Hollanda için de geçerIidir. Sömürge ülkeler ise, sömürgecilik döneminde soykırım dahil büyük tahribatlara uğramış ve günümüzün göç veren ülkeleri haline gelmişlerdir. Batının kızılderililer ve Oberginlere karşı zaferleri edebiyat ve sinemada büyük kahramanlık efsaneleri içinde mitleştirilerek anlatılmıştır. Günümüz göçmenlerini hedef alan ırkçı şiddetin ideolojisi ve klişeleri işte bu sömürgecilik dönemini kendisine rol model alır. Bu nokta tarihin kör noktasıdır.

17. ve 18. yüzyılda ortaya çıkan bilimsel devrimin ve bilgilerinin teknik ve teknolojiye uygulanmasıyla ortaya büyük bir Bilimsel Teknik Devrim ortaya çıktı. Bu devrimi sonucu geleneksel üretim araçlarının yerini buhar gücüyle çalışan makineler ve makinalardan oluşan fabrikalar almaya başladı. Ortaya ciddi bir endüstri ve sanayi devrimi ortaya çıktı.

Buhar makinesinde; kömürden gelen enerji motor çalıştıran buhara dönüşür. Buharlı gemiler ve buharlı trenler yanında üretim alanında buharlı makineler ortaya çıkar ve yeni makineler Çıkrık gibi antik üretim araçlarının ürettiğinden çok daha fazla ürün üretir.

Buharlı gemilerle Transatlantik köle ticareti büyük boyutlara ulaşır. İngiltere ve Fransa’dan kalkan meta dolu gemiler, Afrika ve Avusturalya’ya yol alırlar. Meta değişimi gerçekleştirirler. Afrika’dan aldıkları köleleri bu defa Amerika’ya taşırlar ve satarlar. Köleler Amerika’daki büyük tarım plantasyonlarında çalışırlar ve bu gemiler Amerika’dan aldıkları şeker, tütün, kahve, pamuk ve altın gibi ürünleri de Avrupa’ya taşırlar. Bu Rota tam anlamıyla ilkel, vahşi sermaye ve zulüm yoludur.

Portekiz İspanya ve İngiltere gibi ülkeler sömürgelere ve büyük topraklara sahiptir. Dünyayı feth etmeye çıkarlar. Yeni fetihler toprak ve insan demektir, toprak ve insan daha fazla vergi ve daha fazla asker demektir, daha fazla vergi ve asker ise ise güçlü devlet ve zenginlik demektir.

1807 ile 1815 yılları arasında atlantik ticareti büyük güçlerce durduruldu. Atlantik ticareti bir köle ticaretiydi, kölelerin çocukları da atalarının sahiplerinin malı olmaya devam etmekteydiler ama yeryüzünde verilen mücadele sonucu kölelik İngiliz sömürgelerinde 1834’te Hollanda sömürgeleri nde 1863’te ABD’de sömürgelerinde 1865’teki güney kuzey iç Savaşı sırasında ortadan kaldırıldı. Atlantik köle ticareti durdurulduğu halde kölelik bir süre devam etti. Bu yıllarda 3 milyon üzerinde köle vardı 1865 yıllarında köle sayısı 6 milyonun üzerindedir; köleliğin yerini bu defa sözleşmeli işçilik aldı, işçiler ve yer yer hükümlüler zor yoluyla toplanıp çalıştırılmak üzere başka yerlere gönderildiler; bazı filmlerde Çinlilerin Brezilya’da zorla çalıştırıldıkları görülür; bunlar bu dönemden kalma yani köle ve sömürge ilişki biçimlerindendir.

Bu kan zülüm ve kölelik içinde oluşan ilkel sermaye birikimi sanayi devrimini sağlayan sermayeyi önceledi.

Sanayi devriminin zirvesi 1800 ve1860 yılları arasındadır. Bu döneme 2. Bilimsel ve Teknik Devrim Dönemi de denilir. Bu dönemde %66’sı İngiltere’den, %22’si Almanya’dan gelen ABD’ye yönelik büyük bir göç akını ve göç dalgası mevcuttur. 1800 ve 1930 yılları arasında 40 milyon Avrupalı kuzey ve güney Amerika ile Avusturalya gibi deniz aşırı ülkelere göç etti. Özgürlüğün kölelik kurumu aracılığıyla sınırlandırıldığı eski toplumların aksine, kölelik 19. yy ortalarına kadar sürmüş olsa bile, bireysel özgürlük sanayi devriminin ve kapitalizmin en büyük ahlaki kazanımlarından biridir.

1873’te batı Avrupa kapitalizmi büyük bir krize evrildi, tek tek kapitalist ekonomiler adına dünya ekonomisi denilen emperyalist zincirin bir halkası olup tekelci sisteme dönüştü. Endüstrileşme devri durakladı. Emperyalist sistem krizini, dünyayı yeniden paylaşarak atlatabildi ve iki emperyalist savaş arası ekonomik kriz devam etti. Bu süreçte totaliter rejimler ortaya çıktı; ırkçılık gelişti; Yahudi soykırımı ve Ermeni soykırımı meydana geldi; pasaport kullanımı da bu devirde ortaya çıkıp meşulaştı: Tabii ki, iyi pasaport kötü pasaport olayı da bu dönemin ürünü olarak görüldü.

1861 - 1920 arasında 30 milyon insan ABD’ye girdi; özellikle ABD’de iç Savaşı sonrası bu sayı hızla arttı; sanayi çok gelişti; Bu göçler düzensiz göçlerdi, 1880 lerde gelişen ırkçılık Çinlileri ve Asyalıları dışladı. Avrupalılar, Latin Amerikalılar ise 1920‘lere kadar ABD’ye düzensiz olarak girebildiler.


ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

DİPTEN GELEN DALGA SAHİPSİZ KALMASIN Menderes İnanç

Türkiye yeni bir yol ayrımında. Uzun zamandır beceriksiz siyaset kurumunun algı operasyonları ile baskı altına alarak yönetilen ve iktidarın algı operasyonlarının etkisinde olan toplum kesimleri, güvenlikçi politikalar ve yoksulluğun tavan yapması ile birlikte bir çok olumsuzluğu fark etmiş

AKREP GİBİSİNİN KARDEŞİM ALİ RIZA GELİRLİ YAZDI

Savaşın ticari dayanaklarını sorguluyorsun; ahlaki dayanaklarından habersizsin kardeşim. Sana kardeşim diyorum, zira, aynı canlı varlığın üyesiyiz; başka bir sıfat bulamıyorum. Düşünmüyorsun savaşın yolları neden bu kadar kalabalık, barışın yollanır niçin bu kadar tenha diye.

YENİ GÖÇMENLER YENİ İŞLER Engin Erkiner

Yapay zekanın emekçilerin çalışma alanlarını yok edeceğini savunanlar kapitalizmin yeni iş üretme özelliğini unutuyorlar. Bazı işlerin alanı daralırken, eskiden düşünülmeyen yeni iş alanları ortaya çıkabilir. Bunların büyük bölümü düşük ücretli işçiler içindir ve özellikle göçmenler tarafından

ÇİFT SÜRGÜNLÜK ÇEŞİTLERİ Engin Erkiner

Çift sürgünlük, aynı ülkeye ya da farklı ülkelere olmak üzere iki çeşittir.Isabelle Allende Ein weiter Feld adlı romanında İspanya iç savaşındacumhuriyetçilerin saflarında yer alan, yenilgi üzerine Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya gelen bir kadın ve erkeği anlatır.

YENİ İLTİCA YASASI Engin Erkiner

Avrupa Parlamentosu iltica başvurularıyla ilgili yeni kısıtlamalar içeren bir yasayı kabul etti. Bu yasa Avrupa Komisyonu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. AB çapındaki bu yasaya üye her ülkenin de ulusal yasaları içinde yer vermesi gerekiyor.

ZENGİN MUTFAĞI’NDAN EYLÜL FIRTINASI’NA Süleyman KUŞ

Zengin Mutfağı adı film, “15/16 Haziran İşçi Kalkışmasını"(1) izleyen dönemde ırkçı-faşist örgütlenmelerin sermayeciler tarafından nasıl beslenip organize edildiğini, kimi resmi organlarca kollandığını, bir villanın mutfağı ve onun emektar aşçısı çevresinde ustalıkla anlatır.

PARA YERİNE KART Engin Erkiner

Almanya’da ilticacılara yönelik yeni bir uygulama başladı; nakit para verilmiyor, kendilerine verilen karttaki krediyi kullanarak alışveriş yapıyorlar. Nakit paranın karşılığı kartta bulunduğuna yani devletin ödemesinde azalma olmadığına göre, bu uygulamanın amacı nedir?

BUHRAN GÜNLERİNDE SAVAŞ SENARYOLARI Menderes İnanç

Türkiye ekonomik olarak derin bir buhran yaşamaktadır. Çoklu krizlerin içerisinde yaşayan bir ülkenin siyasi partilerinin şuursuzca tavır ve davranışları, siyaset değil siyasetsizliktir! Toplumun % 50’si muhalif olduğu halde, siyaset kurumunun çıkar ilişkilerine dayanarak epey palazlandığı