BEYİN GÖÇÜ VE SÜRGÜNLÜK
BEYİN GÖÇÜ VE SÜRGÜNLÜK
Son birkaç yıl içinde daha önce benzeri görülmemiş sürgünlük olayları yaşandı. İlk olarak Kanun Hükmünde Kararname ile görevlerinden uzaklaştırılan öğretim üyeleri kendilerini bekleyen hapis cezalarına karşı ülke dışına gitmek zorunda kaldılar. Bu insanların eğitim düzeyi daha önceki sürgünlerden yüksekti.
1980 ve sonrasındaki sürgünler genellikle üniversite öğrencisi iken, bunlar akademisyendi. Geldikleri ülkeler, özellikle Almanya, oturma ve çalışma izni konusunda sorun çıkarmadı. Kısa sürede değişik üniversitelerde ve genellikle iki yıl burslu olarak iş bulabildiler. Bu insanların bir bölümü daha sonra geri dönecekti. Yeniden öğretim üyesi olamıyorlardı ama haklarında istenilen hapis cezaları ön planda değildi. Bazıları beraat bile edecekti.
Türkiyelilerin Avrupa sürgünlüğünün gidiş-gelişli olmak özelliğini burada da görebiliriz.
Doktorların ve tıp alanındaki diğer çalışanların gelmesi de önceki örneklerden ayrıdır. Bu insanların ülkede ekonomik ve politik sorunu bulunmuyor. Görüş olarak büyük çoğunlukla Kemalizm düşüncesine sahipler. Geliş nedenleri çeşitlilik göstermekle birlikte önde gelen neden ülkede doktorluğun prestijinin yüksek olmaması, sık sık saldırıya uğramalarıdır. Bir başka neden ise, ülkede değil de ülke dışında yaşamak istemeleridir. Bu nedenle bazıları gelirken dönüş kapılarını kapatmakta, evi ve arabasını satarak gelmektedir.
Bu insanların neden özellikle Almanya’yı tercih ettikleri sorulabilir. Tıp fakültesi veya başka üniversiteleri bitirenler genellikle İngilizce bilirler. Buna rağmen Almanca gibi zor bir dili öğrenmeyi göze alarak esas olarak Almanya’yı tercih etmektedirler.
Önce gelenler arkada kalan ama gelmek isteyenlere sürekli bilgi aktarıyorlar. Dil öğrenilmesi zorunludur, İngilizce yetmiyor.
Tıp eğitimi sırasında alınan bütün derslerin denkliklerinin tanıtılması gerekiyor. Alman eğitim sisteminin herhangi bir alanda tümüyle denklik tanıması zordur, mutlaka eksikler bulunur ve ek bazı derslerin alınması istenir. Türkiye’de iken ihtisas yapmış olanların tümüyle olmasa bile bir oranda bunu tekrar yapmaları da Almanya’da rastlanan bir durumdur.
Almanya’ya geldikten sonra Türkiye’deki işine devam etmek mümkün değildir. Dil öğrenilmesi ve bazıları uygulamalı ek derslerin alınması gerekmektedir.
Tıp fakültesini kazanan bazı doktor adaylarının hemen Almanca kursuna da yazıldıklarını duyuyoruz. Tıp fakültesini bitirip Almanya’ya gitmek için plan erkenden yapılmaktadır.
Almanya nüfusu hızla artan bir ülkedir. Her alanda elemana ihtiyaç vardır. 6-7 yıl önce ülkeye alınan bir milyon kadar Suriyeli basit düzeyde Almanca öğrenmiş ve iş piyasasına sokulmuştur. Ülke şimdi de yaklaşık aynı sayıda Ukraynalıyı almış durumdadır. Eğitim düzeyleri Suriyelilerden ileride olmakla birlikte çok azı dil bilmektedir ve kalifiye eleman değildirler.
Almanya’da şimdi kalifiye elemanlar için kolay oturma izni verilmesini öngören bir yasa hazırlanmaktadır.
ABD yetişmiş eleman açığını yıllarca başka ülkelerden göç yoluyla karşılarken Almanya aynı yola epeyce geç de olsa girmektedir.
Türkiye’den Almanya’ya doktor göçü kurumlaşmıştır denilebilir. Bu işle uğraşan firmalar kurulmuştur ve göç sürmektedir.
Ek olarak ilticacı göçü de sürmektedir. Bitmeyen göç, kimisi gönüllü bitmeyen sürgün ve sürekli gidiş dönüşlerle sayının sürekli olarak artması…Yaşanılan budur.