Engin Erkiner Yazdı AVRUPA’DAN KORKMAK…

AVRUPA’DAN KORKMAK…


Türkiye solunun insanlarinda, özellikle tanidigim insanlarda, 1980’li yillarin baslarinda yogun denilebilecek bir Avrupa korkusu vardi. Bu anlayis özellikle 12 Eylül 1980 sonrasinda Suriye ve Lübnan’a gitmek zorunda kalmis insanlarda görülüyordu. Avrupa da ülke disiydi, Suriye ve Lübnan da ülke disiydi ama ikincisinin de ayni özellige sahip olmasi düsünülmüyordu. Burada belirleyici olan Filistin örgütlerinin kamplarinda kalinmasi ve 1982 yilina kadar yogun bir saldiri olmasa da Israil’e karsi silahli nöbet tutulmasiydi.

Filistin örgütleri Türkiye devrimci hareketine büyük dayanisma gösterdiler. Binlerce insanin kalacak yerini olmasi, iasesi önemli sorundu. Filistin kamplarinda kalan devrimciler için bu iki sorun da çözülüyordu. Ek olarak kalanlara belirli bir ücret de veriliyordu.

Bu sartlarda Suriye-Lübnan’i birakip Avrupa’ya gitmenin olumsuzlanmasi anlasilabilir bir duygudur. “Avrupa’da insan çürür” anlayisi bu olumsuzlamanin baslica ifadesiydi.

1982’de Israil’in büyük saldirisi sonucu Filistin kamplari bosaltilmak zorunda kalindi. Suriye’de kalmanin anlami yoktu çünkü içinde çalisma yapilabilecek bir kitle yoktu. Burada insan ise yaramazdi.

“Avrupa çürütür” anlayisina sahip arkadaslarin önemli bölümünü bir yil sonra Paris’te görebilmek mümkündü. Paris’in seçilmesinin nedeni ilticanin kolay olmasiydi.

Sonraki yillarda Avrupa ülkelerine gelmenin negatif imaji önemli oranda degisti. Bu degismede belirleyici olan gelenlerin sayisinin sürekli artmasiydi.

Avrupa ülkelerine özellikle Almanya’ya gelisler yapi degistirerek sürmektedir. Almanya’da iltica basvurusunda bulunanlar arasinda ilk üç sirayi Suriyeliler, Afganlar ve Türkiye’den gelenler olusturuyor.

Son birkaç yildir bunlara gönüllü göç de eklendi denilebilir. Almanya’ya çok sayida doktor geldi ve halen de geliyor. Ülkenin degisik kentlerinde bu is için aracilik yapan firmalar kurulmus. Hangi hastanede hangi kosullarda is bulunabilir, bunun arastirmasini yapiyorlar. Dogal olarak yüklü komisyonlarini da aliyorlar.

Biraz uzun bir konu oldugu için gelecek yaziya birakiyorum.



ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

DİPTEN GELEN DALGA SAHİPSİZ KALMASIN Menderes İnanç

Türkiye yeni bir yol ayrımında. Uzun zamandır beceriksiz siyaset kurumunun algı operasyonları ile baskı altına alarak yönetilen ve iktidarın algı operasyonlarının etkisinde olan toplum kesimleri, güvenlikçi politikalar ve yoksulluğun tavan yapması ile birlikte bir çok olumsuzluğu fark etmiş

AKREP GİBİSİNİN KARDEŞİM ALİ RIZA GELİRLİ YAZDI

Savaşın ticari dayanaklarını sorguluyorsun; ahlaki dayanaklarından habersizsin kardeşim. Sana kardeşim diyorum, zira, aynı canlı varlığın üyesiyiz; başka bir sıfat bulamıyorum. Düşünmüyorsun savaşın yolları neden bu kadar kalabalık, barışın yollanır niçin bu kadar tenha diye.

YENİ GÖÇMENLER YENİ İŞLER Engin Erkiner

Yapay zekanın emekçilerin çalışma alanlarını yok edeceğini savunanlar kapitalizmin yeni iş üretme özelliğini unutuyorlar. Bazı işlerin alanı daralırken, eskiden düşünülmeyen yeni iş alanları ortaya çıkabilir. Bunların büyük bölümü düşük ücretli işçiler içindir ve özellikle göçmenler tarafından

ÇİFT SÜRGÜNLÜK ÇEŞİTLERİ Engin Erkiner

Çift sürgünlük, aynı ülkeye ya da farklı ülkelere olmak üzere iki çeşittir.Isabelle Allende Ein weiter Feld adlı romanında İspanya iç savaşındacumhuriyetçilerin saflarında yer alan, yenilgi üzerine Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya gelen bir kadın ve erkeği anlatır.

YENİ İLTİCA YASASI Engin Erkiner

Avrupa Parlamentosu iltica başvurularıyla ilgili yeni kısıtlamalar içeren bir yasayı kabul etti. Bu yasa Avrupa Komisyonu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. AB çapındaki bu yasaya üye her ülkenin de ulusal yasaları içinde yer vermesi gerekiyor.

ZENGİN MUTFAĞI’NDAN EYLÜL FIRTINASI’NA Süleyman KUŞ

Zengin Mutfağı adı film, “15/16 Haziran İşçi Kalkışmasını"(1) izleyen dönemde ırkçı-faşist örgütlenmelerin sermayeciler tarafından nasıl beslenip organize edildiğini, kimi resmi organlarca kollandığını, bir villanın mutfağı ve onun emektar aşçısı çevresinde ustalıkla anlatır.

PARA YERİNE KART Engin Erkiner

Almanya’da ilticacılara yönelik yeni bir uygulama başladı; nakit para verilmiyor, kendilerine verilen karttaki krediyi kullanarak alışveriş yapıyorlar. Nakit paranın karşılığı kartta bulunduğuna yani devletin ödemesinde azalma olmadığına göre, bu uygulamanın amacı nedir?

BUHRAN GÜNLERİNDE SAVAŞ SENARYOLARI Menderes İnanç

Türkiye ekonomik olarak derin bir buhran yaşamaktadır. Çoklu krizlerin içerisinde yaşayan bir ülkenin siyasi partilerinin şuursuzca tavır ve davranışları, siyaset değil siyasetsizliktir! Toplumun % 50’si muhalif olduğu halde, siyaset kurumunun çıkar ilişkilerine dayanarak epey palazlandığı