ÜLKEMİZDE HUKUKİ ve AHLAKİ ÇÜRÜMENIN ZİRVE YAPTIĞI GÜNLERİ YAŞIYORUZ.
ÜLKEMİZDE HUKUKİ ve AHLAKİ ÇÜRÜMENIN ZİRVE YAPTIĞI GÜNLERİ YAŞIYORUZ.
Türkiye devleti, zaten kuruluş felsefesi sıkıntılı olan bir ülkedir.Kuruluş felsefesi ile birçok halk, inanç ve azınlık inkar edilerek, İttihat Terakki zihniyetinin kodlarının içine hapsedilerek, baskı altına alınarak, kurulan bir devlettir. Bu kodlarla kurulan bir devlet yapılanmasının demokratik devlet olması, hukuk devleti olması mümkün değildir. Peki yeni yüz yıla girerken bu kabuğu kırabilir mi?
Ancak ülkenin gerek o dönemdeki kurucu siyasi aktörleri ve gerekse onların iz düşümünde gelenler, laik demokratik hukuk devleti kavramlarını sıkça kullanarak, hem iç kamuoyunu hem de dış kamuoyunu aldatarak manipüle ederek bu günlere getirmeyi “başardılar”. Bunun farkında olan Sol Sosyalist Marksist Leninist örgütlerin yanı sıra eşitliği ve özgürlüğü savunan Kürtler sürekli itiraz ederek bu günlere geldiler, ancak bir türlü başarılı olamadılar. Her on yılda bir darbeler yaşandı bu ülkede. Her darbe ve muhtıra sonucunda binlerce Kürt Türk ve diğer halklardan devrimciler çok ağır bedeller ödediler.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra, çok yaygın tarikat ve cemaatların önü açılarak din üzerinde toplum dizayn edılmeye çalışıldı. Günümüzde 350 tarikatın hakim olduğu bunların 6 tanesinin başat tarikatlar olarak faaliyet gösterdiği bir ülkeyiz. Dünün en vahşi acımasız tarikatlardan biri olan “hizbi kontra” Hizbullah’ın siyasi kolu olarak bilinen Huda Par günümüzde Hükümet ortağıdır. Süleyman Demirel’i iktidar eden Nurcular ve Süleymancılar tarikatlarıydı! Aynı siyaset Turgut Özal döneminde devam etti.
Daha yakın tarihte ülkenin önemli kurumu olan Kızılay’ın başına Menzil tarikatına mensup bir kadın getirildi. Türkiye de sol Sosyal demokrat ve laik demokratik hukuk düzenini savunanlara karşı, sağ partiler tarikat ve cemaatler üzerinde örgütlenerek cevap verilmektedir. 1984 ile başlayan Eruh ve Şemdinli baskınları ile PKK’nın silahlı çatışma sürecinin tam otuz dokuzuncu yılı iki gün sonra dolmuş olacak. Zamanla bu çatışmalı süreç bir çok çevre için büyük rant haline geldi. Bu çevreler asla barışçıl bir çözüm istememekteler.
Sonuç olarak ülkede Hukuk tamamen rafa kaldırıldı hatta çöpe atılmış durumda. Toplumdaki ahlaki çürüme almış başını gidiyor. Kimin eli kimin cebinde belli değildir. “At izi ile it izi karışmış” durumda! İşin garip yanı; her türü soygun hukuksuzluk vatanseverlik adına yapılıyor. Bu yanlış gidişata itiraz edenlere ise “hain” terörist” damgası vurularak susturuluyorlar! Ülkeyi soyup soğana çevirenler ise; “ bayrak inmeyecek” Ezan susmayacak” kavramları ile kendilerini kamufle ederek rantlarına rant katıyorlar. Fırsatçılığın ahlaki çürümenin tavan yaptığı günleri yaşıyoruz.
Seçimlerde bile rakiplerini ekarte etmenin yolu onları hain terörist ilan ederek kazanç sağlıyorlar. 84 milyonluk nüfusun olduğu bir ülkede hukuk yoksa, ahlak çürümüşse vicdanlar iflas etmişse, hangi kurallarla idare edile bilinir ki? Tam da ahlakın ve hukukun iflas etiği günleri yaşamaktayız.
13 08 2023 Menderes İNANÇ