ALMANYA’DA TÜRK LOBİSİ TARİHİ 2

 ALMANYA’DA TÜRK LOBİSİ TARİHİ 2

  Lobi faaliyeti çok sayıda etkili kuruluşun birlikte faaliyetini öngörür. Bunların arasında partinin de bulunması gerekli değildir. Bu etkili kuruluşlar yazar dernekleri, gazeteler, yayınevleri, müzeler vb. olabilir. Türkiye’nin bu konuda önemli adım atabildiği söylenemez.


            1990’lı yıllarda Essen’de Faruk Şen’in başkanlığında Türkiye Araştırmalar Merkezi vardı. Bu tür kuruluşların yayınlarında Türkiye-Almanya ilişkilerindeki gelişmeyi, Almanya’daki Türkiyelilerin değişen konumunu sürekli konu yapmaları gerekir. Araştırma Merkezi bir dönem bunu yapabilmekle birlikte sonraki yıllarda faaliyetini aynı düzeyde sürdüremedi.


            Ankara ile ilişki konusunda rekabet ve Ankara’nın kendisine kayıtsız şartsız bağlı kişileri tercih etmesi, bunların öne çıkması için kaynak sağlaması, Türkiye’nin Almanya’da etkili kuruluşlar oluşturmasında önemli bir engeldir.


            Türkçe gazeteler 2000’li yıllarda basılıdan digitale geçmek zorunda kaldılar. Digital daha ucuzdu ve çok sayıda çevreye ulaşabilirdi ama bu geçiş aynı zamanda Türkçe basındaki zayıflamayı da gösteriyordu. Milliyet, Günaydın, Aydınlık çıkmaz oldular; sadece Hürriyet kaldı. Özgür Politika da basılı yayınına son verecekti çünkü satışı giderini karşılamıyordu.


            Türkiye, Almanya’da lobi faaliyetinden neredeyse vazgeçti denilebilir. Lobi özerk bir kuruluştur. Ankara’da kim hükümet olursa olsun, ondan bağımsız olarak Türkiye’nin Almanya’daki etkisini artırmaya çalışır. Bu etki hükümete göre değişmekte ve dolayısıyla da Türkiye’nin istikrarlı bir lobi politikası bulunmamaktadır.


            Bırakalım lobiyi, lobinin ön koşulu olan etkili kuruluşların varlığı da bulunmamaktadır.


            Yaygın dernekleşme vardır ama Alman kamuoyunda etkileri yok gibidir.


            Bir dönem Alman islamı kurulması için bir kadının ve bazı iş insanlarının ön planda olduğu bir oluşumla yol alınmaya çalışılmış, bir süre sonra sonuç alınamamıştır.


            İlginçtir, yıllardan beri bu ülkede yaşayan, önemli bölümü burada doğmuş, kuşkusuz iyi Almanca bilen insanlar Alman kültürünü yeterince bilmemektedirler. Ülkenin dilini bilmekle, kültürünü bilmek ayrıdır.


            Mesela Atatürkçü Düşünce Dernekleri (ADD) ağırlıkla CHP çizgisindeki bir kuruluştur. Bu kuruluş Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü büyüterek lokallerine astıklarında ağır eleştiriyle karşılaştılar. Bunun Almancası olan “Ich bin Stolz ein deutscher zu sein” Naziler tarafından kullanılan bir söylemdir.


            Türkiye gerek hükümet ve gerekse de muhalefet olarak Almanya’daki faaliyetleri doğrudan Ankara’dan yönetmeye çalışmakta ve lobinin olmazsa olmaz koşulu olan özerklik kurulamamakta, her yeni hükümetle ilişkiler değişmekte ve birikim gerçekleşmemektedir.


            Mesela bazı eyaletlerde CHP şubeleri açıldığında kişiler arasında basına yansıyan sorunlar çıkacaktı. Bu sorunlar mutlaka başka partilerde de vardır ama basına yansımamaktadır. Kimin daha sorumlu olacağına Ankara ile ilişkisi belirlemektedir.


            Bu durumda ne lobi ve ne de etkili kuruluşlar oluşması beklenemez.


            Kürtler ise 1994’teki eylemleriyle kendilerini yasaklatarak lobi ve etkili kuruluşlar oluşturma konusunda girişim şanslarını bile kaybettiler.


            Türkiye yıllardan beri Almanya’da PKK’nin yasaklanmasını istiyor ama kamuoyunun sempatisi nedeniyle Almanya hükümeti harekete geçmiyordu. Almanya kamuoyu dili yasaklanmış bir halk olarak Kürtlere sempatiyle bakıyordu.


            1994’te Türk işyerlerine yönelik bombalı saldırılar, polis arabalarının devrilmesi, bazı polislerin dövülmesi ve bunların televizyonlardan yayınlanması sempatiyi yok etti denilebilir. Ardından PKK’nin yasaklanması ve Türkiye’nin istediği bazı kişilerin yakalanarak iadesi gündeme geldi. PKK ortadan kalkmadı ama faaliyetleri önemli oranda kısıtlandı.


            Örgütün aradan yıllar geçtikten sonra hatasını kabul etmesi ve yasağın kaldırılmasını istemesi sonuç vermeyecekti.


            Ülke dışında yaşayanlara Türkiye’deki seçimlerde –yerel seçimler hariç- oy kullanma hakkının tanınmasıyla Ankara’ya bağımlılık iyice arttı ve böyle gidecek gibi görünmektedir.


 


ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

DİPTEN GELEN DALGA SAHİPSİZ KALMASIN Menderes İnanç

Türkiye yeni bir yol ayrımında. Uzun zamandır beceriksiz siyaset kurumunun algı operasyonları ile baskı altına alarak yönetilen ve iktidarın algı operasyonlarının etkisinde olan toplum kesimleri, güvenlikçi politikalar ve yoksulluğun tavan yapması ile birlikte bir çok olumsuzluğu fark etmiş

AKREP GİBİSİNİN KARDEŞİM ALİ RIZA GELİRLİ YAZDI

Savaşın ticari dayanaklarını sorguluyorsun; ahlaki dayanaklarından habersizsin kardeşim. Sana kardeşim diyorum, zira, aynı canlı varlığın üyesiyiz; başka bir sıfat bulamıyorum. Düşünmüyorsun savaşın yolları neden bu kadar kalabalık, barışın yollanır niçin bu kadar tenha diye.

YENİ GÖÇMENLER YENİ İŞLER Engin Erkiner

Yapay zekanın emekçilerin çalışma alanlarını yok edeceğini savunanlar kapitalizmin yeni iş üretme özelliğini unutuyorlar. Bazı işlerin alanı daralırken, eskiden düşünülmeyen yeni iş alanları ortaya çıkabilir. Bunların büyük bölümü düşük ücretli işçiler içindir ve özellikle göçmenler tarafından

ÇİFT SÜRGÜNLÜK ÇEŞİTLERİ Engin Erkiner

Çift sürgünlük, aynı ülkeye ya da farklı ülkelere olmak üzere iki çeşittir.Isabelle Allende Ein weiter Feld adlı romanında İspanya iç savaşındacumhuriyetçilerin saflarında yer alan, yenilgi üzerine Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya gelen bir kadın ve erkeği anlatır.

YENİ İLTİCA YASASI Engin Erkiner

Avrupa Parlamentosu iltica başvurularıyla ilgili yeni kısıtlamalar içeren bir yasayı kabul etti. Bu yasa Avrupa Komisyonu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. AB çapındaki bu yasaya üye her ülkenin de ulusal yasaları içinde yer vermesi gerekiyor.

ZENGİN MUTFAĞI’NDAN EYLÜL FIRTINASI’NA Süleyman KUŞ

Zengin Mutfağı adı film, “15/16 Haziran İşçi Kalkışmasını"(1) izleyen dönemde ırkçı-faşist örgütlenmelerin sermayeciler tarafından nasıl beslenip organize edildiğini, kimi resmi organlarca kollandığını, bir villanın mutfağı ve onun emektar aşçısı çevresinde ustalıkla anlatır.

PARA YERİNE KART Engin Erkiner

Almanya’da ilticacılara yönelik yeni bir uygulama başladı; nakit para verilmiyor, kendilerine verilen karttaki krediyi kullanarak alışveriş yapıyorlar. Nakit paranın karşılığı kartta bulunduğuna yani devletin ödemesinde azalma olmadığına göre, bu uygulamanın amacı nedir?

BUHRAN GÜNLERİNDE SAVAŞ SENARYOLARI Menderes İnanç

Türkiye ekonomik olarak derin bir buhran yaşamaktadır. Çoklu krizlerin içerisinde yaşayan bir ülkenin siyasi partilerinin şuursuzca tavır ve davranışları, siyaset değil siyasetsizliktir! Toplumun % 50’si muhalif olduğu halde, siyaset kurumunun çıkar ilişkilerine dayanarak epey palazlandığı