Hikmet Dönmez ' MARAŞ MARAŞ ' Kitabı Üzerine Yazdı

Hikmet Dönmez MARAŞ MARAŞ Kitabı Üzerine Yazdı

Maraş katliamı'nın üzerinden kırk dört yıl geçmesine rağmen, gözyaşlarının acıların ve vahşetin kanlı izlerinin silinemediğine tanığız. Maraş Katliamı, yaşanan acıların tanıklığında, acıları yaşayanların ve ortak olanların yüreğinde her an kanamaktadır. Elbette yürekler kanamalı, elbette gözyaşları dinmemeli, elbette gören gözler, duyan kulaklar insanların vicdanlarını harekete geçirmeli, hafızalardan silinmemeli...Silinmemeli... Unutulmamalı... Unutturulmamalı, ta ki adalet yerini buluncaya kadar.

İlk akla gelen kırk dört yıldır yerine getirilmeyen, delilleri karartılan ve en acısı da hiçbir çaba sarf edilmediği gibi katilleri mükafatlandırılan bu katliam davasında adalet sağlanabilir mi? Sağlanmadı, sağlanmayacakta. Türkiye’de ve dünyanın dörtbir yanında oluşturulan kamuoyuna, insan hakları savunucularına ve feryatlara rağmen gözler kör, kulaklar sağır edildi vicdanlar karartıldı görülmedi,

duyulmadı...Bundan cesaret alan “odaklar” Maraş Katliamından sonra da onlarca katliamla ülkeyi kan gölüne çevirdiler. Bunlara adalet uygulandı mı? Hayır çünkü aynı el, aynı akıl ve aynı yöntemdi katliamları yapanlar.

Bu nedenle, Maraş Katliamı; yaptıranların, yapanların ve göz göre göre delillerini karartanların, faillerini cezalandırmak şöyle dursun mükafatlandıranların boynunda bir lanet yaftası olarak asırlarca asılı kalacaktır. Ve insanlık var olduğu sürece, katliamı yapanlar ve yaptıranlar lanetlenirken, katliama uğrayanlar insan soyu devam ettiği sürece anılacaktır.

Pek çok kez tanıklıkların ışığında yazılar yazıldı, belgeselleri yapıldı, bundan sonra da yazılacak, yeni belgelerin bilgilerin ışığında daha pek çok şey yazılacak.

Benim de çok yakın dostum, arkadaşım, otuz yıllık gazeteci yazar Faruk Demirel’in kaleminden canlı tanıkların ve uzun araştırmaların sonucunda yazdığı “MARAŞ MARAŞ” Maraş Katliamını anlatan belki de ilk romandır! Bu nedenle tarihe tanıklık etmek adına bu kitap mutlaka okunmalıdır.

Gazeteci yazar Demirel’in yazdığı kitapları sırasıyla; “Yeni Göçmen Kuşlar”, “Aşka Geldim”, “Eşim Beni Aldatıyor”, “TANKTAN TOMAYA-Direniş”, “MARAŞ MARAŞ”, “VE ANKARA”, ALMİNA DİKTATÖRÜN KIZI”, “CİHAT UĞRUNA” Ubuntu Yayınları tarafından yayınlanmıştır.

Yeni yayınlanacak kitabının çalışmalarının da sona yaklaştığını bildiğim Demirel’in, kitaplarını yazarken, toplumsal sorunlara sınıf bilinci ve birikimiyle aktardığını, popüler kültürden uzak halkın çıkarına kalemini kullandığını çok yakından bilenlerdenim.

Eğitimci, yazar, Hasan Kıyafet’in “MARAŞ MARAŞ” kitabı için kaleme aldığı “MARAŞ MARAŞ” İçin’i noktasına virgülüne dokunmadan sizlere aktarıyorum:

“Tanrıları gökten yere indirmek kolay olmamıştır. Tıpkı insanın insanlaşmasının ve edebiyatın ayağının yere basmasının kolay olmadığı gibi. Her şeye karşın Sisifos, yükünü dağın tepesine taşıyor ve gerçek yürüyor. Bunu elbette Faruk Demirel’in son romanı “MARAŞ MARAŞ” için söylüyoruz. Sisifos, kan ter içinde tepeye çıkardığı ağır yükün, bir fiskeyle yeniden dağın dibine yuvarlanacağını bile bile!

Yazarın edebiyatla ilişkisi yirmi beş yılı aşan gazetecilik döneminde başlıyor. “Yeni Göçmen Kuşlar” ve “Aşka Geldim” öykü kitaplarını okudum. “Tanktan Tomaya Direniş” romanı ile de önemli yol aldığını gördüm. Yeni çıkan romanı “MARAŞ MARAŞ” için şunu söyleyebilirim, bir solukta okuduğum ender romanlardan birisi...

Demirel, bu romanında “Unutmak ihanettir!” sözünün altını çizmiyor sadece, kafamıza kazıyor bu sözü. Maraş katliamı üstüne yaman bir projektör tutuyor. Üstelik bu işi masa başında, soyut kavramlarla değil; yaşayarak, gezip inceleyerek röportaj akıcılığıyla yapmış. Yürek dayanmaz işkenceler ve acıyı bal eyleyen bir edebiyat hüneriyle ortaya dökmüş. Bu arada onun 12 Eylül faşizmini her aydın gibi birebir yaşamış olmasının, yapıtını vermede işini kolaylaştırmış olduğunu da belirtmek gerekiyor.

O, edebiyatta toplumcu gerçekçi çizgiyi izlediği için baştan taraflı bir yazar olduğunu açıkça belli ederek taraf tutuyor. Doğrunun tarafını kuşkusuz! Yani sanat tarafsızdır diyen burjuva tuzağına düşmüyor. Bu arada verdiği yer isimleri ve olayların gerçekliği ile de derin devlete kaçacak yer bırakmıyor. Böylece kötülerin anasını ağlatan belgesel bir romanı, kutlanacak bir yüreklilikle ortaya çıkartmış oluyor.

Ayrıca Yazar, olaylara sınıf perspektifinden baktığı için edebiyatın, sanatın gerçekte iktidardaki siyasetin bir eğitim aracı olduğunun bilincindedir. Bu bakımdan sanatta biçim kadar özü de önemsiyor. Yani sadece biçimi öne çıkaran anlayışın, gerçekte fütürist bir korkuluk olduğunun çoktan farkındadır. Maraş, Çorum, Sivas katliamları ve Fatsa olaylarının neden değil, birer sonuç oluğunu sık sık anımsatması da bunun içindir. Kısacası, o burjuvanın gönlünü hoş etmek için değil, söylemek yerindeyse, didaktik bir anlayışla halkın gözünü açmak için yazıyor. Hem de günümüzde Alevi sorununu, Kürt gerçeğini yazmanın riskini, yakıcılığını bile bile!

Faruk Demirel’in edebiyatta güç bir iş olan anlatıma humor, mizah katmadaki becerisini eskiden beri biliriz. Fakat bu kez işi gerçekten güçleşmiş. Çünkü akıl almaz işkencelere, Maraş biberinden de acı tanıklıklara humor katmak gerçekten zor, çok çok zor olsa gerek! Özetle, “MARAŞ MARAŞ” sadece bir roman değil, aynı zamanda tarihe bir not düşmek olmuş.

Mutlaka okunmalı diyorum...”


https://sonsoz.com.tr/maras-maras/

ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

YENİ GÖÇMENLER YENİ İŞLER Engin Erkiner

Yapay zekanın emekçilerin çalışma alanlarını yok edeceğini savunanlar kapitalizmin yeni iş üretme özelliğini unutuyorlar. Bazı işlerin alanı daralırken, eskiden düşünülmeyen yeni iş alanları ortaya çıkabilir. Bunların büyük bölümü düşük ücretli işçiler içindir ve özellikle göçmenler tarafından

ÇİFT SÜRGÜNLÜK ÇEŞİTLERİ Engin Erkiner

Çift sürgünlük, aynı ülkeye ya da farklı ülkelere olmak üzere iki çeşittir.Isabelle Allende Ein weiter Feld adlı romanında İspanya iç savaşındacumhuriyetçilerin saflarında yer alan, yenilgi üzerine Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya gelen bir kadın ve erkeği anlatır.

YENİ İLTİCA YASASI Engin Erkiner

Avrupa Parlamentosu iltica başvurularıyla ilgili yeni kısıtlamalar içeren bir yasayı kabul etti. Bu yasa Avrupa Komisyonu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. AB çapındaki bu yasaya üye her ülkenin de ulusal yasaları içinde yer vermesi gerekiyor.

PARA YERİNE KART Engin Erkiner

Almanya’da ilticacılara yönelik yeni bir uygulama başladı; nakit para verilmiyor, kendilerine verilen karttaki krediyi kullanarak alışveriş yapıyorlar. Nakit paranın karşılığı kartta bulunduğuna yani devletin ödemesinde azalma olmadığına göre, bu uygulamanın amacı nedir?