Argeş İvdil Yazdı

Adem,Lilit,Havva Mitosu'nun Gerçek Yüzü


   Mitosları anlayabilmek için mitolojiyi çok iyi idrak etmek gerekir. Şehirleşme ve devletli uygarlık anlayışına geçiş ile birlikte, insanın toplumsal özden koparılması, toplumsallığın dışına itilmesi sağlanır. Devletli uygarlığa geçiş, büyük bir kırılmayı da beraberinde getirir. Kendisinden önceki ilk "Toplumsal Köy-Kent ve Ana-erkil Altın Çağ"ın mirası üzerine kendisini inşa eder. Eril aklın şehir devletli düzeni ile kutsal ve kırsal Ana-erkil toplumsal düzen arasında bir savaş başlar. Kimi yazılı kaynaklara göre bu savaş üç bin yıl sürüp; ilk işgal, ilk kölelik, ilk Ziggurat, ilk kopuş bu süreçle başlar.  Magi(Mak Rahibeleri) ile Şehir Rahip Yönetimler arasında kanlı süreçler gerçekleşir.  Ve bu savaş günümüze kadar değişik formlarda, tüm yakıcılığı ile, sürmektedir.  Belki tüm formları burada örneklendirip açmayacağım, ama konu itibariyle Yaratılış Destanı'nın sapma ,örtülü ve çarpık yönlerini kendimce anlatacağım.  

Yaratılış hikayesinde anlatılan ve şehir rahiplerinin birer uydurması olan bu mitosdaki konu; eril zihniyetin kendini var etmek için kendine göre şekil verdiği bir çarpıtmadır. Dört semavi dine de yansıyan bu yaratılış mitosu aslını Sümer uygarlığının köleci şehir hikayesinden alır. Üstü örtük ve çarpık bir üslupla topluma aktarılan bu söylencenin konusuna dair çok çeşitli fikirler yazılıp çizilmektedir. Ama bu durumun ana hatlarıyla, birbirine zıt iki toplumsal yapının çelişki ve çatışmasıyla direkt bağlantılı olduğunu belirtebiliriz.

    Tanrı, ilkin yedi meleği yarattı. Sonra cinleri ,perileri ve hurileri yarattı. Ve daha sonra Tanrı, karar verip,  kendine benzer bir varlık olan Adem'i yarattı. Tüm melekleri ,cinleri, perileri ve hurileri toplayıp "Adem'e secde edin" diye buyurdu. Melekler, cinler ve periler hemen Adem'in önünde secdeye durdu. Yalnızca Azazil(Şeytan), Tanrı'nın bu emrini yerine getirmedi. Ve Azazil'in savunması şöyle idi:


"Ey Tanrı! Sen ilkin beni yarattın. Ve kendi nurundan yarattın. Kavurucu ve kor olan ateşin ışığından yarattın. Gözlerimi ilk açtığımda, sana baktım ve bir gözümü ışığının güzelliğinden kaybettim. Benim gözümü kör eden karanlık değil, senin aydınlığındı. Sana aşık oldum ve sana söz verdim. Senden başka hiçbir şeye tapmayacak, eğilmeyecektim. Ve sen ey Rab! Kendine benzer olan Adem'i yarattın.O, Tanrı değildi, sadece ona benziyordu.Ve ben ona tapmayacağım, dedim. Çünkü ben, Tanrı'ya bir söz vermiştim. Ve Tanrı'ya verdiğim sözün arkasında durdum."

   Bu savunmayı Azazil'in ağzından duyan Tanrı, onu tüm yaratılanların en üstünü, en sadığı olarak kabul etti. Ve Azazil'i irade meleği olarak seçti.

   Ve Tanrı'nın Azazil'e ilk emri şöyle idi:

  

   "Sen, 'Adem ve Adem Oğulları' var oldukça, onların iradesini sınayacaksın. Onlarla oynayacak, kafalarını karıştıracak, hileler yapacak ve onların içindeki tüm zehri dışarı akıtacaksın. Bunu sen bir görev olarak kabul edeceksin.

   Ve sonra Tanrı; Azrail'e ölüm, Cebrail'e vahiy, İsrafil'e  sura üfürme, ve Mikail'e doğaya hükmetme görevlerini dağıttı.


    Adem, cennet bahçesinin tüm nimetlerinden faydalanıyor ve neredeyse Tanrı'nın yarattığı tüm imkanlardan sınırsızca yararlanıyordu. Tanrı, ona her şeyi vermişti ama Adem, aklını kullanmayı bilmiyordu. Tanrı, Azazil'e onu sürekli sına demişti. Azazil, ona cennetin tüm kapılarını ve gizemini öğretiyordu. Kendi zihin ve iradesine sahip olmayan Adem, sadece kalbiyle hareket ediyordu. Cennet bahçesinden güzeller güzeli, hırçın, şımarık ve akıllı peri Lilit ile göz göze gelince, onun peşinden koştu. Ve ona aşık oldu. İkisi arasında cennet bahçesinde gizli bir aşk yaşandı.

   Tanrı, Adem'e cennette tek bir yasak koymuştu: O meyveyi tatmayacaksın ve yemeyeceksin. Yasak meyveyi Tanrı neden cennete koymuştu ki? Aslında cennette böyle bir meyve yoktu zaten. Bu meyveyi kimileri elma ,kimileri nar, kimileri incir ve kimileri buğday tanesi olarak tarif etse de, aslında bu yasak meyve çocuktu! Tanrı, Adem'e yaratmayı, onun gibi olmayı yasaklamıştı. Sadece Tanrı yaratmalıydı.  Bu nedenle Adem, hiçbir dişi ile çiftleşmeyecek ve çocuk yapmayacaktı.


   Lilit ile Adem'in gizli, kaçamaklı aşklarından bir çocuk olmuş ve Adem, Tanrı'nın emrini boşa çıkarmıştı. Fakat Adem, beynini tam olarak kullanamayacağına göre, bu nasıl oldu? 

   Peri kızı olan Lilit'in,  Azazil'in de yardımı ile ufku açılmış, cinsel duygularının hazzına ermişti. Lilit, adeta onun tüm duygu ve düşüncesini kendisine bağlamış, Adem'i peşinden sürüklemiştir. Bu gizli aşktan doğan çocuğun farkına varan Tanrı, büyük bir öfkeyle Lilit'i bir yılana dönüştürüp karanlığa mahkûm etmiş ve bizim akılsız Adem'i ise cennetten kovup kendi dünyasında yaşamasına karar vermiştir. 


Tanrı, Adem'e şöyle buyurdu: "Madem ki benim cennetimi beğenmedin, madem ki benim emirlerime uymadın; o zaman git kendi dünyanın tanrısallığını yaşa. Sana, kendi dünyanın sahte cennetini kurup orada istediğin kadar yaratıcılığını gösterme iznini veriyorum. Ama asla beni unutmayacak, sana olan üstünlüğümü bileceksin."

   

   Adem'i cennetten kovan Tanrı, bu duruma seyirci kalan Azazil'e ise şöyle seslendi:

   

   "Sen, kal û bela'ya kadar Adem ve Adem'in çocuklarının yaşadığı dünyasında onları sınayacak ve bana olan sadakatini göstereceksin. Onların en büyük gazabını ceza olarak kendi üzerine alacaksın. Ve cehennemin yargıcı olacaksın. Çünkü sen o ateşin bir parçası olacaksın. Ateş, ateşe döner. O dünya, senin için bir ceza yeri değil, senin içinde bir imtihan yeri ve görevi olacaktır..."


    Tanrı, Adem ve kızı Havva'yı yeryüzüne gönderir. Mitos'a göre her ikisini dünyanın iki ayrı noktasına gönderir. Onlar kırk sene boyunca birbirlerini arar ve sonunda birbirlerini bulup evlenirler. Adem, cennetteki kızı Havva ile evlenir. Onlardan doğan çocuklar farklı renkte ve irilikte doğmaya başlar. Fakat sürgünde doğan Lilit havva kızından doğan ama bir damarı kendisine ait çocukları kaçırıp Havva'ya zarar vermesine engel olur...


   Mitos, akarımdan aktarıma değişime uğrayarak toplumun yaşam algısına göre farklı varyantlar şeklinde günümüze aktarılır. Sümer,  Babil, Akad, Asur uygarlıklarına kadar farklı versiyonlarda yansıyan bu Mitos, semavi dinlerde daha örtülü ve çarpık bir hal alır. Günümüze kadar aktarılagelen bu öykü, egemen ağızlarda kendi iktidarları çerçevesinde bir kılıfa sokularak modern insan zihnin korkulu rüyası olur. Eril zihniyetin kalıpsal çerçevesini oluşturan bu ve buna benzer mitoslar aracılığı ile toplumun yarısı olan kadının toplumsal ve zihinsel dünyasına dair ne varsa yok edilmeye, öcüleştirilmeye ve inkar edilmeye çalışılır. Havva'nın, Adem'in sol kaburgasından yaratıldığına dair yapılan kodlama aslında doğrudur. Ve bu hikayeyi doğruluyor. Yani Havva'nın, Adem'in kızı ve Tanrı'nın yasak meyvesi olduğunu kanıtlıyor. Peki bunu tarihsel ve sosyolojik anlamda günümüzde nasıl okuyabiliriz? Burada, bu hikâyenin doğru analizini nasıl kurup doğru bir izaha kavuşturabiliriz? Bunu da jineoloji bakış açısına bırakıyor, en doğru ve hakiki izahın onlar tarafından yapılabilineceğine inanıyorum. Bu yönlü mitosların çözümlemesini birçok kadın yoldaşın yazılarında okuyabiliriz. Jineoloji akademileri, kadın tarihinin özgün bakış açısını taşıyan ve yansıtan, çağın en önemli toplumsal merkezleri konumundadır. Kadının yeniden yaşam sahnesine çıkmasında, özgürlük ütopyasını oluşturmasında aydınlatıcı ve yaratıcı bir zihinsel rol oynamaktadırlar. Bizlere öncülük eden kadının bu yeni toplumsal inşasında, tarihin yeniden ele alınarak daha gerçekçi ve yaşamı hakikatle buluşturan çaba ve çalışmalarında başarılar diliyor, onlara minnetle borçlu olduğumuzu belirterek, kendilerini gönülden selamliyoruz.

ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

ÇİFT SÜRGÜNLÜK ÇEŞİTLERİ Engin Erkiner

Çift sürgünlük, aynı ülkeye ya da farklı ülkelere olmak üzere iki çeşittir.Isabelle Allende Ein weiter Feld adlı romanında İspanya iç savaşındacumhuriyetçilerin saflarında yer alan, yenilgi üzerine Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya gelen bir kadın ve erkeği anlatır.

YENİ İLTİCA YASASI Engin Erkiner

Avrupa Parlamentosu iltica başvurularıyla ilgili yeni kısıtlamalar içeren bir yasayı kabul etti. Bu yasa Avrupa Komisyonu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. AB çapındaki bu yasaya üye her ülkenin de ulusal yasaları içinde yer vermesi gerekiyor.

PARA YERİNE KART Engin Erkiner

Almanya’da ilticacılara yönelik yeni bir uygulama başladı; nakit para verilmiyor, kendilerine verilen karttaki krediyi kullanarak alışveriş yapıyorlar. Nakit paranın karşılığı kartta bulunduğuna yani devletin ödemesinde azalma olmadığına göre, bu uygulamanın amacı nedir?

ALMANYA’DA YENİ PARTİ: DAVA Engin Erkiner

Almanya’da uzun adındaki kelimelerin baş harflerinin birleştirilmesiyle DAVA adlı bir parti kuruldu ve basında “Erdoğan partisi” olarak adlandırıldı. Parti, bu iddiayı doğal olarak kabul etmedi. Bu girişimin tarihi vardır, yaklaşık 25-30 yıldan beri Ankara partileri kurulur ve kapanır;