Devletin resmi oyunu Serdar ÖZTÜRK yazdı
Devletin resmi oyunu
Bir, iki, üç, tıp…
Bir çocuğun yüzünün duvara dönük olduğu, aniden döndüğünde herkesin olduğu yerde donmuş gibi kaldığı, hareket eden ya da ses çıkaranın “yandığı” oyun.
Amaç; herkesten sonra kımıldamak.
Aslında, ortamdaki çocukların sesini bastırmak için icat edilen sessizlik oyunu.
Bir saniyenin bile uzun geldiği, önce kimin ses çıkaracağını merakla beklediği sabır ölçme sınavı.
İnsanlar enkaz altından kurtarılmayı bekliyor.
Tıp.
Çadır yok.
Tıp.
Su yok.
Tıp.
Yemek yok.
Tıp.
Çadırları satıyorlar.
Tıp.
Evler depreme dayanıksız.
Tıp.
Deprem vergilerimiz nerede?
Tıp.
Hastanede insanlar ölüme terk edildi.
Tıp.
Aslında bu filmi pandemi döneminde yaşadık.
Devlet, Covid-19’dan hayatını kaybedenlerin sayısını hep gizledi.
Gün gün açıklanan ölüm rakamları bir süre sonra güvenilmez hale geldi.
Uzunca bir zaman sonra ise sadece rakam olarak hayatımızda yer aldı.
Şimdi de öyle.
Deprem oldu, binalar yıkıldı.
Günler sonra umut kesildi ve yıkıntılar moloz olarak görülerek iş makinaları daldı.
Kiminin kolu, kiminin bacağı onca yığının altında kayboldu gitti.
İktidara sorsanız herşey yolunda.
Artık birkaç gün arayla açıklanan kayıplar da yine sıradan rakamlara döndü.
Herşey yolunda.
Aksini söyleyenler ise vatan haini.
Devlet hepimizle alay ediyor.
Onun da ötesinde topluma dayatılan tek perdelik resmi oyun oynamamızı istiyor.
Bir, iki, üç, tıp.
Önce kim kımıldayacak?
Önce kim konuşacak?
Yoksa hepimiz birlikte konuşup birlikte mi yanacağız?