DEPREM ve DEVLET (Haber Dosya) Ahmet Nesin Yazdı

DEPREM-DEVLET VE BELEDİYELER…

Bu yazıyı okumaya başlamadan önce, yani bu satırdan sonra, oturduğunuz yerde arkanıza yaslanın ve kaç yıldır bu dünyadaysanız (Buna dünya deniyorsa eğer) anımsadığınız yıla kadar geri gitmeye çalışın ve rahat, keyifli, barış içinde geçen 1 haftanızı bulmaya çalışın.

Bulamadınız değil mi, ben de bulamadım, çünkü yok ve olma olasılığı da yok. Kürt Sorununa karşı MHP’nin, laikliğe ve demokrasiye karşı MSP’nin (Erbakan ve günümüzde Erdoğan) devlet tarafından kurulduğu, onların güçlerinin yetmediği yerde de darbeyle yönetime el konulduğu bir ülkede, o bir hafta hiçbizaman olmaz.

Arkadaşlar benden deprem ve devletle ilgili bir yazı istediler, uzun zamandır yazı yerine programlara döndüğümden biraz düşünmedim desem yalan olur. Düşünmemin nedeni başkaydı esasında, biz her konuyu olduktan sonra konuşup, yazıp tartışıyoruz. Büyük olasılıkla batı da böyle yapıyordu ama ne zaman yapıyordu yada ne zamandır yapmıyor, bunu tartışmamız gerekiyor bence. 

Anımsayacaksınız, maden işçileri göçük altında kaldığında, bugün küfreden Erdoğan, o zaman da “Bu işin fitratında var, batıda da oluyor” demiş ve hemen yalakalar örneklemeye gitmişti. Örnekler doğruydu ama yaşandıkları yıllarda sorun vardı, öyle böyle ufak bir sorun da değil, yüzyıl gibi bir sorun vardı. Batıya günümüzde baktığımızda artık bu fitratından çıkartılmıştı. Yada bizimkilerin Allah’ın işi dedikleri konu, onlar için teknolojinin işi olmuş ve çözülmüştü, 

Son zamanlarda Türkiye’de Sosyal Devlet olayı çok konuşuluyor, arasıra ben de programlarımda bahsediyorum. Bilhassa bu yeni yapılacak TOKİ evleri zamanında 2-3 programda anlatmıştım. Bence geri kalmış yada yeteri kadar ekonomik bağımsızlığı olmayan ülkelerde Sosyal Devlet olayı zor ama herşeye karşın yapılabilinir.

11 ildeki depremi bitirdiğimizden, hemen haftasına kalmadan Istanbul’u konuşmaya başladık bile. Daha çok yıkılacak evler yada onarılacak evler tartışılıyor belediye üzerinden. Belediyeler mutlaka bunun üzerinde durmalı ama esas yapması yada başlaması gereken başka bişey var, o da Istanbul’u (Yada Ankara-İzmir Vs.) yavaş yavaş dışarıya taşımak ve aymak. Bu kolay yada bir dönemde bitirilecek bişey değil, uzun bir süreç.

Bunun için ne yapması gerekiyor belediyelerin:

1- Zemin araştırması yaparak inşaat alanları belirlemek,

2- O alanlarda belediye evleri yapmak,

3- O evleri ödenebilir bir rakama kiraya vermek,

4- Kiraya verirken, “İlerde satın alabilir misiniz” diye bir bölüm koymak,

5- Evleri kiralanabilir yada satılabilir diye (İnşaatlarında ayrım yapmaksızın) ikiye bölmek,

6- Bilhassa Afet dönemleri için çalışanları için ayrı evler yapmak,

Gibi bunları uzatabiliriz. 

Avrupa’da bu evler, eğer çok ciddi bir sorun yaşamıyor yada yaşatmıyorsanız, ev satın almış gibi sizin evinizmiş statüsünde var ve tahmininizden büyük bir sorunu çözüyor. Fransa’da eskiden miras gibi çocuğunuza da devredebiliyordunuz ama sanırım şimdi statü değişti.

Bu sisteme bence öncelikle Istanbul-Ankara-İzmir-Diyarbakır hemen başlamalı. Umarım bundan sonra bir felaket yaşadıktan sonra siyasilerin ağzından “Bu da baa ders olsun”u duymak yerine çözümüne girişilmiş bişeyler örürüz. Evet, Istanbul onarılmalı ama aynı zamanda yeniden yapılandırılmalı, önceden hasar azaltılmalı


ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

DİPTEN GELEN DALGA SAHİPSİZ KALMASIN Menderes İnanç

Türkiye yeni bir yol ayrımında. Uzun zamandır beceriksiz siyaset kurumunun algı operasyonları ile baskı altına alarak yönetilen ve iktidarın algı operasyonlarının etkisinde olan toplum kesimleri, güvenlikçi politikalar ve yoksulluğun tavan yapması ile birlikte bir çok olumsuzluğu fark etmiş

AKREP GİBİSİNİN KARDEŞİM ALİ RIZA GELİRLİ YAZDI

Savaşın ticari dayanaklarını sorguluyorsun; ahlaki dayanaklarından habersizsin kardeşim. Sana kardeşim diyorum, zira, aynı canlı varlığın üyesiyiz; başka bir sıfat bulamıyorum. Düşünmüyorsun savaşın yolları neden bu kadar kalabalık, barışın yollanır niçin bu kadar tenha diye.

YENİ GÖÇMENLER YENİ İŞLER Engin Erkiner

Yapay zekanın emekçilerin çalışma alanlarını yok edeceğini savunanlar kapitalizmin yeni iş üretme özelliğini unutuyorlar. Bazı işlerin alanı daralırken, eskiden düşünülmeyen yeni iş alanları ortaya çıkabilir. Bunların büyük bölümü düşük ücretli işçiler içindir ve özellikle göçmenler tarafından

ÇİFT SÜRGÜNLÜK ÇEŞİTLERİ Engin Erkiner

Çift sürgünlük, aynı ülkeye ya da farklı ülkelere olmak üzere iki çeşittir.Isabelle Allende Ein weiter Feld adlı romanında İspanya iç savaşındacumhuriyetçilerin saflarında yer alan, yenilgi üzerine Pirene dağlarını geçerek Fransa’ya gelen bir kadın ve erkeği anlatır.

YENİ İLTİCA YASASI Engin Erkiner

Avrupa Parlamentosu iltica başvurularıyla ilgili yeni kısıtlamalar içeren bir yasayı kabul etti. Bu yasa Avrupa Komisyonu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. AB çapındaki bu yasaya üye her ülkenin de ulusal yasaları içinde yer vermesi gerekiyor.

ZENGİN MUTFAĞI’NDAN EYLÜL FIRTINASI’NA Süleyman KUŞ

Zengin Mutfağı adı film, “15/16 Haziran İşçi Kalkışmasını"(1) izleyen dönemde ırkçı-faşist örgütlenmelerin sermayeciler tarafından nasıl beslenip organize edildiğini, kimi resmi organlarca kollandığını, bir villanın mutfağı ve onun emektar aşçısı çevresinde ustalıkla anlatır.

PARA YERİNE KART Engin Erkiner

Almanya’da ilticacılara yönelik yeni bir uygulama başladı; nakit para verilmiyor, kendilerine verilen karttaki krediyi kullanarak alışveriş yapıyorlar. Nakit paranın karşılığı kartta bulunduğuna yani devletin ödemesinde azalma olmadığına göre, bu uygulamanın amacı nedir?

BUHRAN GÜNLERİNDE SAVAŞ SENARYOLARI Menderes İnanç

Türkiye ekonomik olarak derin bir buhran yaşamaktadır. Çoklu krizlerin içerisinde yaşayan bir ülkenin siyasi partilerinin şuursuzca tavır ve davranışları, siyaset değil siyasetsizliktir! Toplumun % 50’si muhalif olduğu halde, siyaset kurumunun çıkar ilişkilerine dayanarak epey palazlandığı