SOL ve TÜRKİYE TOPLUMU
SOL ve TÜRKİYE TOPLUMU
19. Yüzyılın başında ilk girişimi Mustafa Suphilerle başlayan Solun mücadelesi neden bir türlü başarıya ulaşmıyor?
Dünyada gelişen solun Rüzgarı,Türkiye solunu nedense sürekli tersten etkiledi. Bir türlü başarıya ulaşamadı, üç askeri darbeyi yaşamış bir halk bunun yanı sıra yoksulluğu bir türlü aşamamış Türkiye toplumu nedense bir türlü Solu benimsemedi!
Solun göremediği yada görmek istemediği, 1400 yıllık Arap kültür emperyalizmin altında kalmış fazlası ile etkilenmiş olan bir Halk gerçekliğidi.
Bu halka cepheden dayatılan kaba materyalizmin sürekli ters teptiği göz ardı edilmemeli, anlaşılmayan nokta Türkiye toplumu Katolik ya da protestan mezhebine bağlı bir toplum olmadığıdır, bu ülkede yüz bin caminin olduğu, üç yaz eli tarikat kolunun olduğu bir coğrafya! Böylesi bir toplumsal gerçekliğe sahip olan halk kitlelerine dayatılan retçi bir örgütlenme anlayışı başarılı olabilir mi? 1950. Den itibaren dünyada gelişen ve özelikle Türkiye’yi çok yakında ilgilendiren ve etkileyen Sol düşünce kısmen başarıya doğru evrilirken üç Askeri darbenin peş peşe gelişmesi elbette etkili olduğu unutmamalıyız.
Solun gerilemesine sebep olduğunu kabul etmeliyiz. 1985 ten itibaren etkisi azalan askeri darbenin ardında bir türlü toparlanamayan Solu etraflıca ve cesur bir şekilde irdelemek lazım.
İşte tamda sorgulanması gereken nokta burasıdır. Günümüzde seküler bir “tarikata” benzeyen sloganda öteye gidemeyen, bir türlü halk kitleleri ile ilişkilenemeyen bir sol var ortada. An itibari ile ekonomik yoksulluk halkın önemli bir bölümünü kasıp kavururken, tam da örgütlenmesi gerekiyorken onlarca parçaya bölünmüş sol toplum kesimlerine nasıl bir güven verebilir ki?
Burada otuza yakın sol fraksiyon ve partiye ayrılmış olan sola kitleler ne kadar itibar edebilirler? Ağzı laf yapan popülist bencil bireylere itibar ederek peşlerinde giden gençliğe üzülmemek elde değil.
Yapılması gereken hatta sorgulanması gereken en önemli nokta Solu parçalayarak birden fazla parti ve fraksyonlara ayıran zihniyetti sorgulamaktır. Kürt siyasal mücadelesi burada önemli bir örnektir. Asgari müşterekler etrafında birleşerek uzlaşı kültürünü önemsemedikleri sürece. Türkiye toplumunda kabul göremezler ve karşılık bulamazlar. Bu bir gerçekliktir.
İkinci bir nokta Kürtlerin ulusal taleplerini görmeden Kemalist anlayışı aşamayan bir Sol Türkiye de başarılı olması mümkün değildir. Kemalizmi aşamayan sol asla İbrahim Kaypakkayayı anlayamaz. İbrahim’i anlamayan sol toplumda karşılık bulamaz. Kürtlerin geldiği aşama Sol için önemli bir avantajdır. Ancak ben bilirim” ben merkezci anlayış Solu paramparça etmiş durumda. Bu oldukça geniş kapsamlı ve sorgulanması gereken bir durumdur. Solun örgütlenmemesi, örgütlü olan Kürtlerin de yalnızlaşması demektir. Sol adına hareket eden parçaların acilen bu parçalı duruşu ve çok başlılığı sorgulamaları olmazsa olmazdır.
27 05 2023 Menderes İNANÇ